Kısa adı EYT olan (Emeklilikte yaşa takılanlar), 1999 yılında, emeklilik hakkının geriye doğru işletilmesi ile tamamen anayasaya aykırı bir şekilde çıkarılan emeklilik yasasından mağdur olanların kendilerini ifade etmek için son yıllarda kullandıkları bir isimdir. Yeni tasarımı ve kullanıcı dostu menüleriyle istanbul escort kızları bu sitede çoktan yerlerini aldılar. İşbilen bir hanımefendi tarafından da dernekleştirilerek dikkate alınması zorunlu büyük bir sivil toplum hareketine dönüşmüştür.
Elbette vatandaş anayasal hak iddia etme bağlamında haklıdır. Kanaatimce, “Kardeşim, sen ne hakkı istiyorsun?” demek bile haksızlıktır, bir nevi bireye saygısızlıktır. Fakat biraz insaflıca düşünüldüğünde, geçmişte 43 yaşında emekli olanları normal karşılamak mümkün değildir. 40’lı yaşlar bir ülkede emeklilik yaşı mıdır? O ülke, bu kadar genç emekli nüfusu nasıl kaldıracaktır? Emeklisinin çalışanından fazla olduğu bir ülkenin nerelere yuvarlanacağını herhalde düşünemeyen bir beyin olmasa gerektir. Bu açıdan bakıldığında o dönem çıkarılan yasanın gerekli olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Evet ama cevaplanması gereken asıl mesele, anayasal bir mağduriyet olmasının ötesinde, bu hareketin nasıl ortaya çıktığı ve neden ısrarla EYT mağduriyetine sarıldığıdır. Yakın bir geçmişe kadar böyle bir gündem yok iken, birden bire memleketin en önemli sorunu hale gelmesinin altında yatan neden sadece ‘yaşa takılma’ problemi midir? Yoksa başka sosyal ve psikolojik gerekçeler mi vardır? İktidarın yetersiz kaldığı alanları doldurma gayretinde olanların bir becerisi midir? Bu ve buna benzer daha birçok soruya iktidar edenler cevap vermek zorundadır, bizler değil.
Aslında EYT, her bir olayı, geçmişi ve içerdiği dinamiklerle çok iyi değerlendirip gerekli derslerin çıkarılması için iktidarın önüne konulmuş şeffaf bir haritadır. O haritaya bakarak bu ısrarın sadece anayasal bir mağduriyet olmadığını, aynı zamanda iktidarla bir hesaplama aracı olduğunu görmemek için kör olmak gerekir. Bu açıdan da hükümet için fırsata çevrilecek tatlı bir krizdir diyebiliriz.
Görülüyor ki; böylesi ciddi bir mevzuda vatandaşlar ikna edilememiştir. İktidarın sergilediği tavır ve davranışlar, memleketin geleceğini ilgilendiren önemli bir konuda vatandaşları popülist yaklaşımlara itmiştir. Yok sayılmalarına öfkelenerek safları daha da sıklaştırıp haklarında ısrarcı duruma gelmişlerdir. Hükümeti canı gönülden destekleyenlerin bile EYT sopasıyla meydanlarda boy göstermesi, söylemek istediklerimi somut olarak ortaya koymaktadır.
Bir sorunu yok saymak yerine, mağdur taraflarla diyaloğa geçmek, tamamen olmasa bile ikna edici bir iyileştirme sağlamak en uygun yol değil midir? Bizim milletimiz, memleketi için canını seve seve verirken, emeklilikte bir kaç yılını mı feda etmeyecektir. Ama onlara bu durum güzelce anlatılmalı, yüreklerine hissettirilmelidir. Dikkate almak ve “Haklısınız” demek kime ne kaybettirecektir. Zira vatandaş haklıdır, gasp edilen hakkını talep etmekte, lütuf ve ihsan istememektedir. Sözün burasında, yapılacak bir kaç yılık dokunuşun, vatandaşları yeniden ikna edeceği düşüncesini taşıyorum.
Siyaset kurumu öyle ya da böyle, bu mağduriyeti giderecektir, gidermelidir. Ama EYT özelinde kitlelerin anında reaksiyonel bir konuma geçmesinin nedenini de iyi okumalıdır. Hatalardan ders çıkarmalı ve halka daha sıcak, gönül okşayıcı, sevecen yaklaşımlarla gelmelidir. Her uyarıyı peşinen reddetmemeli, kulak ardına atmamalı, yokmuş gibi davranmamalıdır. Tek bir cümleyle söylemek gerekirse, EYT düşülen durumun özetidir. Hatalar devam ederse, bu gün EYT, yarın başka bir şey sizi her dediğine boyun eğdirir ve aslında siyasetçilerin ayakta kalmak için kullandıkları popülizm, tersten işletilerek iktidarı hizaya getirmek isteyenlerin elinde bir kızılcık sopasına dönüşebilir.
Bizden söylemesi efendim…