DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

EĞİTİM İŞ’ten Köy Enstitülerinin Kuruluş Yıldönümünde Etkinlik

Son Güncelleme :

18 Nisan 2019 - 13:32

/ kez okundu.
EĞİTİM İŞ’ten Köy Enstitülerinin Kuruluş Yıldönümünde Etkinlik

EĞİTİM-İŞ Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanlığı’nda  Köy Enstitülerinin Kuruluşunun 79. Yıldönümü etkinliği gerçekleştirildi.

Etkinliğe sendikaya bağlı ilçe başkanları ve üyeleri, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Merkez Yöneticisi Dilara YALTIRAK,  Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kocaeli Şube Başkanı Meral DÖNMEZ,  Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği Başkanı Didem TURAN, Atatürkçü Düşünce Derneği Kocaeli Şube Başkanı Taylan BİNGÖL, Atatürkçü Düşünce Derneği Körfez Şube Başkan Yardımcısı Nihat KALE, İMECE Kitap Okuma Grubu üyeleri, Türk Kadınlar Birliği Derneği Başkanı Aysel BALADIN ve Kocaeli Dokümantasyon Merkezi üyeleri katıldı.

Köy Enstitüleri Belgeseli ve sinevizyon gösteriminin ardından Sendika Üyeleri Ökkeş KEKLİK, Fatih Tuncay, Soner ABACI ve Mustafa Çağdaş ÇANDIR hazırladıkları türkü ve şiirleri seslendirdiler, emekli öğretmenler Muharrem AÇIL, Seyfettin TEKÇE ve Mehmet KILIÇOĞLU anılarını anlattılar. Ayrıca Öğretmen Mehmet KILIÇOĞLU  kendisine ait olan iki kitabını katılımcılar için imzaladı.
 
Programın sonunda Eğitim İş Kocaeli 1 Nolu Şube olarak günün anısına hazırlamış olduğu plaketleri takdim etti.
EĞİTİM İŞ KOCAELİ 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI EMİNE ÇALIK’IN AÇIKLAMASI

Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra kurulan Cumhuriyetin çağdaşlaşma ve aydınlanmada başarılı olabilmek için “Köy Enstitüleri” modelini uygulamaya koydular.

Köy Enstitüleri, “köye öğretmen ve köye yararlı diğer meslek erbabını” yetiştirmek üzere 1937 yılında açılmaya başlandı. 17 Nisan 1940 yılında da 3083 sayılı yasayla, Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kuruldu.

Köy Enstitüleri hareketinin temel ideolojisi; yüzyıllarca ihmale uğramış köy insanına, kendi yazgısını değiştirecek bilinç ve beceriyi kazandırmaktı. Eğitim bunun bir aracı idi. Asıl amaç, köy insanının bilinçlendirilmesi ve canlandırılmasıydı. Çünkü okur-yazar olmayan bir toplum ile Atatürk Cumhuriyetinin hedefi olan çağdaş uygarlığa ulaşılamazdı. İşte Köy Enstitüleri ile bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.

  1. Dünya Savaşı’nın sınıra dayandığı koşullarda, devlet bütçesinin ve genç işgücünün olası savaşa odaklandığı bir ortamda kurulan enstitüleri parasal kaynağı, sadece Devlet bütçesinden ayrılan payla değil, buralarda yaşayan özverili öğretmen, yönetici, işçi ve öğrencilerin emeği ile yaratıldı. Bu özveri sayesinde enstitülerde 1937-46 yıllardı arasında 723 bina yapıldı, on binlerce dönüm çorak ya da bataklık arazi işlenerek buralardan bol ürün elde edildi.

Öğrenciler; öğreniyor, öğrendiklerini uyguluyor ve üretiyordu. Bu dönemde köy çocukları eğitildikten sonra köylerine tarımda, sanatta, zanaatta ve sağlık alanlarında öğretmen olarak geri gönderildi.

Yüzyıllardır horlanmış köy çocuklarından yazarlar, şairler, müzisyenler, bilim adamları çıkmaya başlamıştı. Anadolu uyanıyordu. Köy Enstitüleri’nden yetişenlerin yaktıkları çoban ateşleri Anadolu’yu aydınlatmaya başlamıştı.

Köy Enstitüleri girişimi, kazandığı onca olumlu sonuca karşın dinsel değerlerin çöküşüne neden olduğu gerekçesi ve komünizm geliyor korkutmalarıyla tamamlanamadı. Önce bilinçli olarak içi boşaltılan ve yozlaştırılan Köy Enstitüleri kapatılarak Anadolu’nun en önemli aydınlanma projesi ortadan kaldırıldı.

 

 

 

 

 

Köy Enstitüsüleri kapanmasaydı;

Ulusun tam bağımsızlığı zedelenmeyecek; her yurttaş, kul olmaktan kurtulup, ülkenin onurlu yurttaşı olma bilincine ulaşacak;

Her yurttaş laik, sosyal hukuk devletinin hizmetlerinden yararlanacak; köy-kent arası uçurum kalkacaktı.

Kadın-erkek arasındaki hak eşitliği yerleşecekti.

Çocuk ve emekçi hakları tam olarak verilecekti.

Sabahattin Eyüboğlu’nun “Köy Enstitüleri, bozkırda ağaç dikmek ve tutturmaktır” diye tanımladığı,

Hasan Ali Yücel’in “Bu bizimdir, kimseden almadık; bizden alsınlar” diyerek milli ve özgün bir proje olduğuna işaret ettiği Köy Enstitüleri, pek çok yabancı bilim adamının da dikkatini çekmiş, akademik çalışmalara konu olmuştur. UNESCO da bu modeli gelişmekte olan ülkelere tavsiye etmiştir.

Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitüleri’nin kapatılması yatmaktadır. Köy Enstitüleri’nin kapatılması ülkemizdeki aydınlanma sürecinin durdurulması ve genel anlamda da demokrasimizin derin bir yara alması sonucunu doğurmuştur.

Enstitülerin kapatılması Türkiye’nin aydınlanma tarihinde gericiliğin zaferi olarak yerini almıştır.

Ne yazık ki, o zihniyetin uzantıları bugün de işbaşındadırlar. AKP iktidarı döneminde uygulanan politikalarla eğitimin niteliği düşürülmüş, sistemine büyük bir darbe vurulmuştur. Getirilen 4+4+4 eğitim sistemi ile çocuklarımız laik, bilimsel, çağdaş, demokratik eğitimden uzaklaştırılarak Cumhuriyet’in temeli olan “Öğretim Birliği” parçalanmış, okullarımız medreseye döndürülmüştür. Yapılan protokoller gereği okullarda vakıflar, dernekler, cemaatler büyük etkinlikler düzenler olmuşlardır. Yapılan bu etkinliklerle çocuklarımız “itaatkar”, “biat eden”  kullar haline getirmeye çalışılmaktadırlar.

Bugün Köy Enstitüsü ruhunu yeniden yakalayabilmek için laik, bilimsel, çağdaş, demokratik eğitimi ulusal eğitim sistemimizin her aşamasına uygulayabilirsek, işte o zaman Atatürk’ün ve cumhuriyetin öğretmenlerden istediği ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesilleri yetiştirebiliriz.

  1. Kuruluş Yıldönümünde Köy Enstitüleri’nin ilerici, çağdaş, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıkıyoruz. Ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmek için Cumhuriyet öğretmenlerinin yegane örgütü Eğitim-İş, Mustafa Necati’den, Hasan Ali Yücel’den, Fakir Baykurt’tan, hepsinden önemlisi Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’den devraldığı bu görev ve sorumluluğu dün olduğu gibi bugün de yarında yerine getirecektir..

Eğitim İş Kocaeli 1 Nolu Şube Adına

Şube Başkanı

Emine ÇALIK

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.