DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

Tekalifi Milliye ve Devletin Yardım Toplama Geleneğinin Tarihçesi

Son Güncelleme :

10 Nisan 2020 - 1:39

/ kez okundu.
Tekalifi Milliye ve Devletin Yardım Toplama Geleneğinin Tarihçesi

Yazımızda, Sakarya Savaşı öncesi milletimizin yardımına başvurulan Tekalifi Milliye Kararları’nı tahlil edecek değiliz. Bu kararlarla ilgili her türlü malumat internet ortamında mevcuttur. Biz bu kararlar özelinde, kadim Türk Devletleri Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet olarak yardım toplama geleneğinden örnekler vereceğiz.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın “Biz Bize Yeteriz” adını verdiği bağış kampanyasına gösterilen muhalif reaksiyonlara karşı gündeme getirdiği ‘Tekalifi Milliye Kararları’ndan, o ana kadar bir çok kişi bihaberdi. Kendisini Atatürkçü olarak tanımlayanlara dahi sorsaydık, emin olun böyle bir kavramı duymadıklarını söylerlerdi.

Şahsım da, 2019 YKS’de yanlış sorulan tarih sorusu gündeme geldiğinde dikkatimi çekmiş ve o dönem kısa bir internet araştırması yapmıştım. Neyse ki bu gün ‘bu kararlar nedir’ herkes biliyor. Sayın ERDOĞAN bir vesileyle bunu da milletine öğretmiş oldu.

Cumhurbaşkanı’nın bu tarihi kararları gündeme getirmesinin nedenini bir kaç açıdan okumak mümkün. Akla ilk gelen, “Toplumdaki yardımlaşma duygusunu pekiştirme.” olarak okunabilir. “Siz ne diyorsunuz, bizim milletimizin tarihinde böyle bir karar.” var diye muhataplara tarihten bir mesaj vermeyi murat etmiştir.

Bir başka yorum ise “Kriz dönemlerinde devlet böyle bir yönteme başvurabilir, alın size örnek.” şeklinde okunmasıdır. Bu okumadan şu sonuca da varabiliriz;  “Yaşadığımız süreç olağanüstü bir süreçtir, artık neyimiz var, neyimiz yok ortaya koymanın zamanıdır.”

Bu tanımlama biraz ürkütücü gelse de, Tekalifi Milliye’yi bilenler için sürpriz olmasa gerek…

Üçüncüsü ve belki en alakasızı; “Siz ne diyorsunuz, devlet gerekirse zorla da yardım toplar, işte örnek.” şeklinde bir mesaj verilmek istenmiştir. Son yaptığımız tahlil biraz zorlama olsa da, bu üç önermeden biri ya da hepsi hedeflenmiş olabilir. Neticede yapılan yardım kampanyasına tarihi bir dayanak olarak Tekalifi Milliye Kararları gösterilmiştir.

Devletin yapmış olduğu bu önemli kampanyaya örnekleme açısından neden bu kararları gösterdiğini aslında bir tek gerekçeye dayandırabiliriz; kampanyaya muhalefet edenlerin Atatürkçü olduğunu varsayıyor ve onlara Atatürk’ün yapmış olduğu tarihi bir fiilden örnekler veriyor.

Halbuki bizim tarihimizde çok daha başka yardım kampanyası örnekleri vardır. Cumhurbaşkanı bunlardan da örnekler verebilir, olayı daha iyi anlatan tarihi dayanaklara başvurabilirdi. Dediğimiz gibi, malum kesimi bu şekilde teskin ediyor.

Şimdi bu örneklere kısaca bakalım;

Osmanlılar’da girişilecek askerî seferler için halktan çeşitli adlar altında bir nevi yardım toplama usulü vardı. “avârız” adı altında, düzenli olmayıp fevkalâde hallerde ve sefer zamanında halktan aynî veya nakdî bir çeşit vergi toplanırdı.

Hazinenin malî sıkıntı içine düştüğü ve sefer masraflarını karşılamakta zorlandığı dönemlerde halktan çeşitli ihtiyaçların temini için yardım toplanması gündeme getirilmiş, bir bölümü yine türlü adlar altında sonradan düzenli vergi haline gelecek olan yardımlar toplanmaya başlanmıştır.

Bunların birincisi;

1810 yılından itibaren alınan “iâne-i cihâdiyye”dir. Bir savaş yardımı kampanyası olan bu uygulama ile vezirler ve taşradaki zenginler cihada yardıma çağrıldı; gümüşü olandan gümüş, akçesi olandan da akçe talep edildi. Bir şart koşulmuştu; İâne-i cihâdiyye vermek mecburi değildi. Ancak önceden söz verip daha sonra vazgeçenlerden zorla alınması yoluna gidilmiştir.

Bu arada cihad yardımı yapmayı cazip hale getirmek için iâne veren bazı zenginlere Darphâne’den birer miktar esham da verilmişti. ‘esham’ bir nevi Tekalifi Milliye benzeri bir uygulamadır. Karşılığı sonra geri verilmek üzere alınır.

İkincisi;

1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’nin masraflarını karşılamak için çeşitli tedbirler alınırken “rüsûm-ı cihâdiyye” adıyla bir ihtisap vergisi ihdas edilmiştir.

Üçüncüsü;

Tanzimat’ın ilânından sonra yapılacak reformlar için önce esham, ardından da kāime adı altında çıkarılan kâğıt paraların kaldırılması amacıyla alınan tedbirlerden biri de “iâne-i umûmiyye” adıyla halkın yardımına başvurulmasıydı.

Sultan Abdülmecid döneminde 1851 yılında Meclis-i Müfrez adıyla kurulan geçici komisyon önce toplanacak yardım miktarını, toplama şeklini ve toplanacak meblağın amacına uygun olarak harcama esaslarını belirlemiştir.

Bazı dinî ve askerî görevliler dışında maaşlı maaşsız herkese teşmil edilen iâne-i umûmiyye öncelikli olarak kâğıt paraların kaldırılması, sonra da hazine açığının kapatılması için kullanılacaktı.

İâne-i umûmiyyenin toplanması, aynen günümüzde olduğu gibi belli kesimler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Sonuçta özellikle İstanbul halkının ek yardımlarıyla beklenen meblağ toplanmış ve bunun bir kısmı kāimenin önemli bir bölümünün piyasadan çekilmesinde ve bir kısmı da bu sırada çıkan Cidde ve Şam olaylarının bastırılmasında kullanılmıştır.

Dördüncüsü;

1894’te meydana gelen büyük İstanbul depreminin açtığı yaraları sarmak için bizzat dönemin padişahı II. Abdülhamid’in başkanlığında 6 Muharrem 1312 (10 Temmuz 1894) tarihinde şehremaneti bünyesinde “İâne-i Musâbîn” Komisyonu kurulmasıyla toplanmıştır.

İkinci başkan durumundaki şehremininin dışında on bir üyesi Şûrâ-yı Devlet, maliye, adliye, şehremaneti, Osmanlı Bankası gibi birimlerden ve Rum, Ermeni, Mûsevî, Katolik cemaatlerinin birer temsilcisinden oluşan komisyonun başlıca görevi makbuz karşılığında yurt içinden ve yurt dışından yardım toplamak, bunları muhtaç kimselere dağıtmaktı.

Bir başka yardım kampanyası daha;

  1. yüzyıl başlarında Balkan Savaşı yıllarında Osmanlı hava gücünün kurulması gayretleri içinde Ayastefanos’ta (Yeşilköy) bir uçak karargâhı yapılması kararlaştırılmıştı. Yapılan keşifler sonunda karargâhın, tamir atölyelerinin ve uçuş eğitimi görecek subaylara ve diğer adaylara ayrılacak binaların toplam maliyeti 16-17.000 liraya varıyordu. Harbiye Nâzırı Mahmud Şevket Paşa’nın maliyeye yaptığı tahsisat müracaatının yerine getirilememesi üzerine “iâne-i milliyye” adı altında bir yardım kampanyası başlatılmıştır.

Sonuç olarak;

Tarihimizden verebildiğimiz bu örnekler ile devletin gerekli gördüğünde yardım topladığı, bunun bazılarının zorunlu (vergi) bazılarının gönüllü bağış ve bazılarının da şartlara bağlandığını (esham) görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın tüm bunları atlayarak Tekalifi Milliye Kararları’nı örnek göstermesini, yakın tarihten olmasına yoruyoruz.

Sözün burasında şunu net ifade edelim; ortaya konan bu güzel haslete karşı çıkanlara hoşgörü duymamızı, hele bunu milletin inancı ile alay ederek pişkince sergilemelerine tahammül ve anlayış göstermemizi kimse beklemesin. Bunlara tarihten örnek vermeye de gerek yok, zaten anlamazlar…

Vicdanlı olan herkese şu soruyu sormak istiyorum;

Tüm dünya devletleri bu krizde benzer yöntemlere başvururken, yardımlaşma ve dayanışmada tarihi, kültürel ve dini bağları istisnasız her milletten daha güçlü Aziz Türk Milleti’nin kampanyaya olan teveccühünü hor görmek, basitleştirmek, onların samimi isteklerini, şevkleri kırıcı beyanlarda bulunmak ne derece doğrudur? Bu yapılan kime ve neye hizmet etmektedir?

Vesselam…

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.