DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

Elveda liberal ‘sağ’cılık, hoş geldin muhafazakar ‘sol’culuk

Son Güncelleme :

06 Nisan 2024 - 17:24

/ kez okundu.
Elveda liberal ‘sağ’cılık, hoş geldin muhafazakar ‘sol’culuk

 

 

Kavramların değerini yitirdiği, teknoloji çağında herhangi bir kıymetinin kalmadığı aşikar ama klasik düşünce ile zihinleri şekillenen bizler için hala can kurtaran simidi olmaya devam ediyor. O yüzden de derdimizi anlatırken onların büyülü dünyalarına sıkça başvurmaktayız.

 

‘Sol’ dediğimiz ideoloji, kavramsallaşma olarak adını Fransız Devrimi sonrasında meclis oturma düzeninden almış. Sosyal ve ekonomik hiyerarşiyi ortadan kaldırmayı, zenginliğin eşit dağılımını ve emeği savunan bir sistem olarak doğmuş.

 

‘Sağ’ da ise durum biraz farklı, ekonomik hiyerarşi hayatın doğal akışının neticesidir. Herkes zengin olamaz, eşitsizlik kaçınılmazdır, buna başkaldırmak yerine sosyal yardımlaşmayı teşvik eder. Düzeni bozmak, mevcudu tahrip etmek daha büyük sıkıntılar doğuracağı için ‘sağ’ın genel refleksi bu şekilde kendini gösterir.

 

Yazımızı, kavramların etimolojisine boğdurmadan devam edelim;

 

Dünyadaki ‘sol’ ile ülkemizdeki ‘sol’ birbirinden tamamen farklı şekilde tezahür etti. Dünyadaki ‘sol’ özgürlüğü, adaleti ve eşitliği temsil ederken, Türkiye’de otoriterliği, baskıcılığı ve yasakçılığı tercih etti.

 

‘Sol’un bu anlamsız tutumu, sağ partilerin uzun yıllar iktidarda kalmalarını sağladı. 90 sonrası oluşan siyasi atmostfer, solun misyonunu Refah Partisi’ne yükledi. Refah Partisi Adil düzen söylemi altında yeni bir dünya düzeni vaat etti. Yoksul sınıflara yöneldi, ortaya çıkan eşitsiz dünyanın tam karşısında olmak iddiasında bulundu.

 

Hissiyat böyle ama nimete ulaşınca maskeler düşüyor. İşte burada insan kaynağı birinci öncelik. Bunu da tahkim eden sarsılmaz bir ahlak bilinci…

 

 

Türk ‘sağ’ı son 25 yılını Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde iktidar olarak geçirdi. İktidar olmanın sorumlulukları, zirvede durmanın güçlükleri en nihayetinde bu yapıyı epey bir hırpaladı. Yolun başında adalet, eşitlik ve hakça paylaşım diyerek yola çıkan Ak Parti, bu iddiasını ne kadar gerçekleştirdi, tartışılır.  Geçmiş baskıcı düzenin dayatmalarını epey bir kırsa da  yeni elitler ve seçkinci tabaka üretmekte gecikmedi.

 

 

En ilginç olanı Kemalizm’le barışması oldu. İlk zamanlar ‘takiye’ yaptıkları, gerçek yüzlerini gizledikleri vurgusu yapılsa da gün geçtikçe durum pekişmeye, artık ‘o’ olmaya başladı. Gelinen noktada sağ siyasi hareketin mensuplarının büyük çoğunluğu katıksız birer Kemalist’tir.

 

Sol siyaset, mevcut söylem ve eylemlerle seçim alamayacağını çok sonraları keşfetti. Ve derhal muhafazakarların can evlerine yöneldi. Baykal döneminde çarşaflı bir hanımefendiye rozet takıldı. Sonraları başörtülü CHP’li teşkilat mensupları boy verdi. Nihayetinde iş, cami önlerinde tespih takke dağıtmaya kadar vardırıldı.

 

Sağ’ın düştüğü trajik akıbete tersten düşen sol için ‘takiye’ yakıştırması yapılsa da zaman geçtikçe bu durum içselleşecek, kabul görecek ve ‘o’ olmaya başlayacaklar. Çok değil, birkaç sene sonra sağın sola karıştığı, herkesin birbirini kabul ettiği karma bir dünya düzeni görüyor olacağız.

 

Toplumsal barış açısından olumlu bir gelime bu. Dışlayıcı ve baskıcı politikaların eridiği, ötekileştirmenin minimize edildiği, zaruri bir buluşma noktası olarak da yorumlanabilir. Bu, aynı zamanda kitlelerin birbirine saygı duyma kültürünü de geliştirir. Bunun, son derece yoğun bir yozlaşma sonucunda ortaya çıkması ise ilginç…

 

Sonuç olarak bugünkü seçmen kitlesinin büyük çoğunluğu muhafazakar solculuğa daha yatkındır. Bu tablo, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başarısından ziyade, baskıcı ve ötekileştirici iktidar dilinin ürünüdür. Buna sayısal bir oran verilmek gerekirse son seçim neticesi baz alınabilir.

 

Yeni neslin isteğine bakalım;

 

“Herkes inancını özgürce yaşasın, kimse kimseye baskı yapmasın, din ve vicdan özgürlüğü sağlansın, geçmişin mahrumiyetiyle terbiye edilmek yerine, hakça paylaşımla herkes nimetten eşit faydalansın. Etnik kimlikler birer zenginlik sayılsın, devlet her inancın özgürce yaşanacağı ortamı tesis eden bir yapı olsun, liyakat öncelensin.”

 

Ak Parti kuruluş felsefesine uygun bu evrensel kodlara dönerse kendini kurtarır.

 

Cumhuriyet Halk Partisi ise ortaya koyduğu yeni açılımlara ne kadar sahip çıkacak, Ecevit’le yarım kalan bir hikaye tamamlanabilecek mi zaman içerisinde göreceğiz.

 

O zaman “güle güle liberal sağ”, “hoş geldin muhafazakar sol” diyebiliriz…

 

Bayramınızı tebrik ediyor, sağlık, sıhhat ve afiyet içerisinde kazasız belasız bir bayram diliyorum.

 

Vesselam…

 

 

 

 

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.