İzmit Belediye Başkanı Av. Fatma Kaplan Hürriyet’in Büyükşehir Belediyesine ait billboadlar için söylediği iddia edilen sözlerin ardından Ak Parti Belediye Meclis üyesi Muharrem Tutuş ve Ak Parti İzmit İlçe Başkanı Ali Güney gazetelere ‘Sükut ikrardan gelir’ başlıklı bir demeç verdi. Bu demecin ardından İzmit Belediyesi basın sözcülerinden Cem Şakoğlu ‘O billboardlar yıkılmadan önce İzmit Belediyesinindi, hatırlatırım’ dedi. Şakoğlu açıklamasında şunları söyledi;
Bir Cumhuriyet kadınına kaptırdınız diye mi?
Bazen yapılan açıklamaları ve bununla ilgili yazılanları okuduğumda inanın gerçekten çok üzülüyorum. Hele ki bazı kişiler yalnızca kendi hafızalarının çalıştığını düşünerek insanların aklı ile alay edercesine algı oyunları yapmaya çalışmıyorlar mı işte o zaman bu kentin insanları adına öfkeleniyorum. Hiçbir siyasetçi böylesine acemice hatalar ve açıklamalar yapmaz ama hırs ve ihtiras maalesef bazılarını bu hallere sokuyor. Siz bir siyasi partinin unsurları olarak 15 – 16 yıllık imparatorluğunuzu bir Cumhuriyet kadınına kaptırdınız diye hırslanıp ona ve belediyesine zarar vermek adına böyle acemice açıklamalar yapmaya devam ettiğiniz sürece zararı bize değil kendinize vereceksiniz ki veriyorsunuz da. Bunu biz değil sizin sempatizanlarınız söylüyor.
O billboardlar daha önce yıkıldı aslında biliyor musunuz?
Bu şehirde siyaseten gerçekten enteresan şeyler oluyor. Ak Parti İzmit İlçe Başkanı Sayın Güney ‘Gidip gördük. Yıkımı yapamadıklarını tespit ettik. Elindeki güçle terör estirmek kimsenin haddine ve yetkisine değildir’ diye açıklama yapıyor gazetelere. Sayın Güney biz o yıkımın yapıldığını tespit edeli çok zaman oldu. O terör ne zaman esti biz biliyoruz. Şimdi buraları iyi okuyun ki size de hatırlatalım. Öncelikle vatandaşın aklı ve hafızasıyla dalga geçenlere kendi hafızalarını tazelemeleri için bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum. Kandıra yolunda Çayırköy Gölkay Parka dönerken şu an mevcut Büyükşehir Belediyesine ait billboardların olduğu alanda İzmit Belediyesine ait billboardlar vardı. Üstüne üstlük ne tesadüftür ki bir aracın çarpması ile yıkıldı, yerle yeksan oldu. Kısa bir süre sonra da bizim billboardların kazayla yıkıldığı bize ait alana Büyükşehir Belediyesi nezaketen de olsa kimseye sormadan kendi billboardlarını yerleştirildi. Şimdi ben size soruyorum bu nasıl iştir böyle? Bu gelişmeleri siz unutmuş olabilirsiniz ama biz unutmadık ve bugüne kadar bu konuyu kaşımadıysak, gündeme taşımadıysak da unuttuğumuz için değil gündemi böyle suni şeylerle meşgul etmemek için taşımadık. Fakat siz bu konunun üzerinden bu toplum geçmişi nasıl olsa çabuk unutuyor buna alıştılar mantığı ile bakarak prim yapmaya puan kazanmaya çalıştınız. Şimdi söylüyor ve hatırlatıyoruz ki İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet bu sözleri geçmişte yaşanan bu duruma bir atıf niteliğinde kullandı. Anlayan onu çoktan anladı ama siz hala anlamamışsınız diye yeniden hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak, araç çarparak asıl yıkılan İzmit Belediyesinin billboardları. Bu durumda asıl zarar kime verilmiş oluyor sizce?
Bu kentin insanları nelere nasıl sükût edildiğine canları yanarak şahitlik etti
Bütün geçmişi unutarak ve halkın da unuttuğunu düşünerek Sayın Tutuş ve Sayın Güney ‘Sükût ikrardan gelir’ diye tuhaf bir beyanat vermişler. Bu memleketin, bu kentin insanları kimlerin nelere nasıl sükût ettiğine defalarca canları yanarak şahitlik etti. Nelere nasıl susulduğunu, kimlerin nasıl susturulduğunu herkes net bir şekilde tecrübe etti. Hani derler ya kişi kendinden bilir işi diye bu da bir nevi öyle olmuş. Üstelik biz sükût falan da etmedik. Bakın çıkıp aslanlar gibi konu ile ilgili açıklamamızı yapıyoruz. Bunca yıldır alışmışsınız, davulu siz çalacaksınız karşınızdaki de oynayacak öyle mi? Artık başka kapıya, biz işimize bakıyoruz, işimizle uğraşıyoruz. İşiniz gücünüz sürekli çamur at izi kalsın siyasetiyle belediyeyi çalıştırmamaksa zararı bize vermediğinizi bilin. Siz bu zararı siyaset yapmak uğruna bu kente ve bu kentin insanlarına veriyorsunuz. Zannetmeyin ki halk bunun farkında değil.
Biz işimizi yapmaya devam ediyoruz
Buradan bütün kent halkına bir kez daha sesleniyorum ki biz işimizi yapmaya devam ediyoruz. Bütün saldırılara, bütün karalamalara, bütün ithamlara rağmen halka bütünleşerek ve onlarla birlikte işimizi zevkle yapmaya çaba harcıyoruz. Kente hizmet için rekabet her zaman güzellik getirir ve biz de taraftarı oluruz ancak rekabet kente hizmet için değil de siyaseten yapılıyorsa kimse kusura bakmasın ama biz bu oyunu bozarız. 15 – 16 yıl partisel siyasetlerini büyütmekten başka şeye fırsat bulamayanlar bugün ‘Biz ne yaptık?’ endişesiyle basına yaptıkları açıklamalarda kelimenin tam anlamıyla işi dedikodu kumkumasına çevirerek prim yapmaya çalışıyorlar. Fakat deniz bitti. Artık sokaktaki halk konuşacak ve biz de o halkın sesi olmaya o sesi temsil etmeye devam edeceğiz.
