Yerli otomobil hikayemiz, yapımına 48 mühendis ve 200 işçi ile başlanan Devrim ile olmuştu. Dünya devletleri otomobil piyasasına yeni yeni girerken, teknolojilerini bu doğrultuda geliştirip varlık arayışları gösterirken biz de bu alanda ‘varız’ diyebilmek için efsane Devrim aracını üretmeye karar verdik.
İşin hikayesini herkes biliyor, neden sabote edildi, neden üretilemedi? Kimler engel oldu, siyasi irade neden inisiyatif alamadı? Tüm soruların cevabını hepimiz biliyoruz. Şunu da çok iyi biliyoruz ki; ülkemizin en az 100 yılına mal olan korkunç bir sabotaj gerçekleştirildi. İmparatorluk bakiyesi koskoca ülke ‘ciklet’ fabrikalarına mahkum edildi. Neredeyse tamamı II. Dünya Savaşı yıkımı yaşayan devletler bir bir yeni sahnede yerini alırken biz ise sahnenin dışına itildik.
Bu gün ise durum çok daha farklı dinamikler gösteriyor. Yeni bir yüzyıl ve bu yüzyıl herkese eşit imkanlar sunuyor. Eski enerji kaynaklarının geçen süre içerisinde tükenme eğilimi göstermesi, devletleri alternatif enerji kaynakları bulmaya yöneltmiş durumda. Bu ise otomobilden uzay teknolojisine kadar bir çok alanda yeni arayışlar demek; yani herkes sıfırdan başlıyor.
‘Elektrikli’ araç teknolojisi de bunlardan biri. Bu teknoloji de herkes için oldukça yeni. Alman’ı, Japon’u, Güney kore’si, herkes için… Tüm devletler, tüm otomotiv devleri bu işe yeni başlıyor ve hepsi pist alanında başlama pozisyonunu yeni aldılar, kronometreler herkes için aynı anda start veriyor.
Ülke olarak yerinde bir karar vererek “Bu koşuda biz de varız” dedik. Eskinin araçlarının tekrarı yerine bu yeni teknolojiye yönelinmesi son derece isabetli ve olumlu bir karar olmuştur. Eğer bu gün bu fırsatı kaçırırsanız, 100 yılınız gider. Telafisi olmayan korkunç bir kayıp içerisine yuvarlanırız. Bu fırsatı ülke olarak çok iyi değerlendirmek zorundayız. Önümüzdeki yüzyıl ülke olarak ayakta kalmak istiyorsak buna mecburuz. Bu treni de kaçırırsak, eyvah demenin anlamı kalmayacağı ciddi yıkımlarla yüzleşeceğiz.
O yüzden bu projeye herkes destek olmalı, bir yerinden tutmalı; mühendisi, işçisi, siyasisi, köylüsü, kentlisi… Kim nasıl destek verebiliyorsa vermeli, değilse susmalı. Bu olay herkesin boynunda yüzyıllık bir vebaldir, herkes bu bilinçle hareket etmeli.
İşin burasına kadar tamam. Fakat yerli otomobil üretme fikri birçok riski de içerisinde barındırıyor. Kısaca bunlara da değinip yazımızı noktalayalım;
Bir defa ‘yerli otomobilin’ üretilmemesi için çok büyük bir dezenformasyon ve karalama süreci yaşayacağız. Neler duyacağız neler… Bu iş neden ve sonuç itibariyle bir savaşa girmek kadar ağır ve dikkat gerektiren bir mücadele… Burada iki noktaya dikkat etmemiz gerekiyor.
Birincisi;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu yüz yıllık atağını lütfen siyasallaştırmayınız. Basit hesaplar için birbirinizi rencide aracı olarak kullanmayınız. Düşüncesi, eleştirisi olan herkesi dinleyiniz, işleri bir aidiyet çerçevesinde yürütünüz. Ağzınızdan çıkacak her söze dikkat ediniz. Tüm ülke olarak moral motivasyonu en üst seviyede tutunuz. Bu olay, siyasi rakip alt etmek ya da oy devşirmek için kullanılabilecek bir meta değildir. Bu iş, ülkenin geleceğini ilgilendiren devasa bir konudur.
İkincisi;
Dünya ülkelerinin yıpratıcı, karalamacı, bezdirici baskılarına aldırmadan, siyasilerin bu işe omuz vermeleri gerekir. İktidarından muhalefetine herkes taşın altına elini sokmalıdır. Bilinmelidir ki, bu işten geri adım atılırsa bu gerçekten yıkım olur. Siyasiler değil, ülke kaybeder. Bu gün Cemal Gürsel’i hangi ölçüde konuşuyorsak, yarınlarda torunlarımız Recep Tayyip Erdoğan’ı da aynı oranda konuşacaktır. Nasıl konuşulursa konuşulsun, bunun kime ne ne faydası olacak dersiniz?
Şurası da unutulmaması gereken bir konu ki; dünya petrol piyasasını elinde tutanlar için benzin hala vazgeçilmez bir sermaye ve bunun en güzel pazarı Türkiye’dir. Benzini sadece araçta kullanılan bir yakıt olarak düşünmeyin, petrolün bu türevi hayatın her alanında kullanılıyor. Petrol baronlarının öyle kolay pes edip size ‘elektrikli otomobil’ kullandıracaklarını düşünmeyiniz. Engellemek için her yol denenecektir. Biraz önce söyledim; bunu aşmanın en kolay yolu ülke birliğinden geçer. Tüm yurttaşlarımız arasında fikir ve gönül birliği olması gerekiyor. Gördüğümüz kadarıyla bu da var çok şükür…
Türkiye Cumhuriyeti tez elden üretim yapılacak fabrikanın temelini atmalı ve elektrikli araç kullanımı alt yapısını süratle inşa etmelidir. Bazı noktalar görünür kılındıktan sonra markamızın daha fazla farkına varacak ve inanın daha fazla sevmeye başlayacağız.
Tüm ülke insanımıza hayırlı olsun…