diyarbakır escort kurtköy escort bayan eskişehir bayan escort
hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

2023 Seçimleri ve Türk Aydınının Çıkmazı

Son Güncelleme :

29 Kasım 2021 - 19:58

/ kez okundu.
2023 Seçimleri ve Türk Aydınının Çıkmazı

Televizyon ekranlarında derinliği olmayan, kaba saba, usul erkan tanınmayan bir sürü programlara şahit oluyoruz. Maalesef ki hepimiz bunlara katlanmak zorunda kalıyoruz. Her biri, ismi önünde akademik kariyer barındıran Prof, gazeteci, araştırmacı vs. olan bu zatlar sanki o televizyonların kadrolu işçisi gibi her sabah akşam karşımızda arzı endam ediyorlar.

İzlenmek ve reyting, televizyonların kaygısı veya sorunu olabilir, onlar bu doğrultuda merakları kamçılayıcı programlar yapabilirler. Ama bizim aydın olarak bildiğimiz insanların böyle bir anlayışın figüranı olmasına itirazımız vardır.

Daha seçime iki yıla yakın zaman varken tartışılan konu, muhalefetin adayının kim olacağıdır. Siyaset strateji sanatıdır. Karşısında Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir lider duran muhalefetin onu devirmek ve seçimi kazanmak için uygulayacağı sandık stratejisi elbette vardır. Bu doğrultuda fikir mevzisi oluşturmak yerine, ortaya atılan isimler üzerinden saatlerce konuşulması aydınımız adına hakikaten bizi üzmektedir.

Bu davranışlar bize Türk aydın tipinin hangi aşamalar sonucu inşa olduğunu anımsatıyor. Yüzyılın başında ‘bir medeniyet değişimi’ olarak geniş çerçevede ele alabileceğimiz bir dönüşüme sahne olan ülkemizin, batıdan esen her rüzgardan nezle olan aydın tipinin bu gün ekranlarda boy verdiğinin resmi olarak yorumlanabilir.

Bunun sağı solu yok, bu hastalıklı bir ruhtur. Kim daha uzağa …? onun kavgası yapılmaktadır. Zira bizde iki tür aydın tipi türemiştir. ‘Radikal Batıcı ‘aydın tipi ve ‘Geleneksel’ aydın tipi…

Batı hayranı aydın tipi, toplumun tamamen batılı normlara göre yapılandırılması, gelişmenin batı tarzı bir kültürle mümkün olacağına inanması, kendine ait tüm değerleri toptan inkar ve ret etmesi, daha açık ifadeyle başkalaşarak yola devam edilmesini savunmuştur.

Geleneksel aydın tipi ise buna karşı reaksiyonel bir tutum takınmış, yeni fikirler üretmek yerine savunma merciinde kalmıştır. Bu iki tipin çatışması yeni siyasal ve politik oluşumların altyapısını oluşturmuş ve bu duruşlar, cumhuriyet döneminin siyasal kavga zeminlerini hazırlamıştır.

Bu iki aydın tipi de toplumun değerlerinden habersizdir. Biri kendini mecburen gizleme yoluna gitmiştir. Din olgusu onlarda olsa olsa bir kültürdür ve inkar esasına dayalı bir dünya kurmuşlardır. Batı aydınlanmasının nasıl olduğuna kafa yormak yerine, kraldan daha fazla kralcı kesilerek ‘batıcı’lığa soyunmuşlardır.

Geleneksel aydın tipi ise hoyratlığının bedelini ödemiştir. Gelenekçi aydınlar toplumun en temel ve önemeli çekirdeği olan din olgusunu savunacağım derken yozlaştırmışlar, siyasal hesaplara malzeme yapmışlar ve aslında rakiplerinin düştüğü duruma düşmüşlerdir.

Bunun dışında kalan yeni aydınlanmacı tipler elbette vardır. Bir üçüncü yol olarak tanımlayabileceğimiz bu akım; Tarık buğra, Peyami Safa, Kemal Tahir, Necip Fazıl, Osman yüksel gibi isimlerle olması gereken noktayı işaret etmişler, bir nevi aydın nasıl olur, onun prototipini çizmişledir.

Türkiye’de iktidarlar son 60 yılda şu temel gerçeklik üzerine değişmiş ya da kurulmuştur;

Halk ya da millet, asla fikri sorulmayan, sadece itaati istenen bir ‘sürü’ olarak görülmüştür. Talepleri haklı olsun olmasın susturulmuş, ısrarında asi olduğuna hükmedilerek ensesinde boza pişirilmiştir. Böylesi katı bir siyasi jakobenizm kitleleri bıktırmış ve yeni arayışlara itmiştir.

Bunlardan biri ‘göç’tür. Nedenleri değişik olsa da göç Türkiye’de tüm herşeyi temelden sarsmıştır. Taşra insanının şehre göçerek kurduğu yeni dünya yerleşik tipleri rahatsız etmiş ve yukarıda değindiğimiz üzere bu göç siyasal kavgaların aracı olmuştur. Türkiye’deki göç olgusunu okumadan kimse ekonomik, siyasal ya da kültürel başarı elde edemez.

Geçen 40 yıllık süreçte inşa olan bu yeni toplum modeli; ürettiği siyasi figürlerin, güçlü liderlerin öncülüğünde var olma mücadelesi vermiştir. Fakat ne var ki bu kadrolar, uzun çaba ve çilelerden sonra elde edilen siyasal iktidarı bir medeniyet değişiminin aracı yapmak yerine, mevcut akıntıya kürek çekerek heba etmeleri bizim açımızdan hayıflanılacak bir durumdur.

Daha açık söyleyelim; itibar, mevki ve makam kazananlar renk değiştirerek hep varolmuşlardır. İktidar olmadan önce bir sevda iken, iktidar olduktan sonra araç yapılan temel değerler, Türk toplumunda derin üzüntülere ve travmalara yol açmıştır. Toplum her defasında bunları kovmuş, yerine yenisini getirmiştir. Bu travmatik değişimin en uzun süre iktidarda kalanı 28 Şubat jekobenizminin ürettiği Ak Parti hareketidir.

Yaşanan tarihsel süreç bize şunu net olarak göstermiştir; millet kendisine ‘efendi’ istememektedir. Gerçek manada ‘hizmetkar’ istemektedir. Bulunca ölümüne sahiplenir, soğursa acımadan gönderir. Ama bizim aydınımız bu değişimin fikri zemini olmak yerine, televizyon kanallarının reyting aparatı olmaya teşnedir, bizi asıl kaygılandıran 2023’te kimin Başkan olacağı değil, aydınımızın içerisine yuvarlandığı bu ahvaldir.

Vesselam…

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.