DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

Gelenek ve Yenilik Arasında Atatürk

Son Güncelleme :

10 Kasım 2019 - 18:14

/ kez okundu.
Gelenek ve Yenilik Arasında Atatürk

Mesele Atatürk ise öyle rahat konuşamazsınız. Olumlu ya da olumsuz, burası mayınlı bir arazidir. Dikkatli olmak, kalemi mayına çarptırmamak lazımdır. Bir yazar için bu korku sebebi midir, hayır!.. Korkan, bu arazide hiç kalem oynatmasın…

 

Baştan şunu belirtelim; ortada bir tane Mustafa Kemal yok. Herkesin sevdiği ölçüde, gönlünde büyüttüğü nitelikte, birden çok şahsiyet var. ‘Yeren’ler içinde, ‘övenler’ içinde aynı şey söz konusu. Herkes inandığına ya da inanmadığına uyarlıyor meseleyi…

 

Örneğin; Sol görüşlü birine göre Atatürk muhteşem bir solcu, milliyetçiye göre Başbuğ, dindara göre iyi bir Müslüman, ateist ise onu kendi inanç dünyasına hapsediyor…

 

Bu durum sadece Atatürk için değil, toplumların ortak olması gereken tüm değerleri için geçerli bir olgu. Kim ne kadar seviyorsa Leylasını, o kadar ‘var’ ediyor içinde. Kim de ne kadar karşıysa Mecnun’a, o kadar uzaklaştırıyor yöresinden…

 

Peki kim o zaman Atatürk? Tarihi şahsiyetler, sizin sevdiğiniz ya da yerdiğiniz ölçüde mi var olurlar?

 

Sözgelimi Sultan Vahdettin Mustafa Kemal’i değil de, Anadolu Milli Mücadelesi için Karabekir Paşa’yı görevlendirseydi durum ne olurdu? Ya da Enver Paşa’ya bu görevi verseydi?

 

Karabekir Paşamız elde ettiği tüm kazanımları Sultan’a atfedebilir, elleriyle teslim edebilirdi. Çünkü her açıdan aralarında ortak bir ünsiyet sözkonusu…

 

Enver Paşamızın başka hasletleri, başka düşünce dünyası var. Son derece orjinal bir kişilik, ne yapacağını kestirmek ise güç…

 

Ama Mustafa Kemal’in kendine ait bir talebi, kurmak istediği bir düzen var. Yapıp etmek istedikleri biliniyor, en azından içerisinden süzülüp geldiği akımın niyeti belli. Siz eğer Mustafa Kemal gibi birini tercih ettiyseniz sonucuna da katlanacaksınız.

 

Vahdettin, Mustafa Kemal’in ideal dünyasının tarihsel seyrini bilmiyor olamazdı. O, “Vatan kurtulsun da ne olursa olsun.” düşüncesiyle tercihini bu yönde yaptı. Şimdi buradan, bu günün algılarıyla ‘neden bu tercihi kullandığını’ yargılamak ne kadar doğru? Neticede vatan kurtuldu, o zaman… Bir gövdede iki baş fazladır, fazla olan gidecek, bunu da güç belirleyecek…

 

Nitekim de öyle oldu, Vahdettin gitmek zorunda kaldı. Kalıp direnmesi bir iç savaş demekti, bunu kimse göze alamazdı. Koskoca Sultan görev verdiği bir Paşa’ya da tabi olamayacağına göre, kendi açısından en uygun olanı yapmıştır. İkilik çıkarmadan memleketinden ayrılmıştır. Benim şahsi kanaatim budur…

20. yüzyılın sonu aynı zamanda imparatorluk kavramının da sonu oldu. Tüm imparatorluklar tarihin tozlu sayfalarına gönderildi. En son Osmanlı İmparatorluğu’da bundan nasibini aldı. Bunu sizin engelleme şansınız yoktu. Zira değişen dünya dengeleri bunu gerektiriyordu. Milliyetçi dünya, ulus devlet olgusu… Bu bir ‘Irma Kasırgası’ydı, önüne kattığı ne varsa savurdu götürdü…

 

O zaman yapmanız gereken en güzel şey, elinizde bulunan imkanlarla kendinize yeni bir liman, ya da yeni bir başlama noktası seçmek durumundaydınız. İşte, Türkiye’de bunu yapmıştır. Geçmişinden aldığı mirasla 780.000 km karelik bir vatan kurtararak yoluna devam etmiştir.

 

Evet; şurası net ve kesindir, bundan sonra yolumuza bu vatanımız ve bu düzenimizle devam edeceğiz.

 

Başka maceralara, başka mecralara, nostaljik takılmalara gerek yok. Çalışan ve üreten için tüm kanallar açık. Bahane kolaycılığına kaçmadan, üreterek yeniden süper güç olabiliriz. Oskarlık, nobellik eserler ortaya koyabilirz. Buna engel nedir?

 

Eski ile yeni, gelenekle gelecek barışmak zorunda. Entegrasyon şart. Birini diğerinden ayırmak mümkün değil… Ayırmaya çalışmak kavga sebebi, zaman israfı, memleketi ideolojilerin dar sokaklarına hapsedip, engin ufukları görmemizi engelleyen olumsuz sonuçlar doğuruyor.

 

Şekilciliğe, kılık kıyafete bakmadan, inançların farklılığına takılmadan, farklılıklarımızı zenginliğimiz bilip birlikte bir gelecek inşa edebiliriz. Bunu başarmak zor değil… Atatürk üzerinden kavgayı sürdürmek ise öncelikle Atatürk’e haksızlık…

 

Türkiye Cumhuriyeti yeni bir Osmanlı gücü ve kudreti ortaya koyabilir, yeterki inanalım…

 

Vesselam…

 

 

 

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.