90’lı yıllarda Kocaeli’ne geldiyseniz eğer üç önemli siyaset figürü ile karşılaşmanız kaçınılmazdır. Bunlar, gerek ortaya koydukları icraatlar ve gerekse kişilikleri hasebiyle toplumda müspet karşılık görerek ön plana çıkmış başarılı siyaset adamlarıdır.
Bunlardan birincisi hiç şüphe yok ki dönemin İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen idi. Diğeri, o dönemin Yuvacık belde belediye başkanı ve üç dönem Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı olan İbrahim Karaosmanoğlu, bir diğeri de dönemin Derince Belediye Başkanı, sonraki yıllarda bakanlık da yapan sayın Nihat Ergün’dü.
Son iki ismi başka yazıların konusu yapacağımızı belirterek, bu haftaki köşemizi 90’lı yılların efsanesi, İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen’e ayıracağımızı belirtmek istiyorum.
Bu yazımızla Sayın Sirmen’in icraatlarına girecek değiliz. “Belediye başkanları yönettikleri kentle ne kadar özdeşleşmiştir” buna vurgu yapma düşüncemiz vardır. Onlar tarihe mal olduktan sonra taraflı tarafsız kerkes kendileri hakkında nasıl bir hatırlayış ve hissiyat taşırlar, bunları kaleme almak içindir.
Şahsım, İzmit’e geldiğimde 1994 seçimlerini kazanmış bir Sefa Sirmen vardı. 1999 seçimlerinde rahmetli Necati Çelik ile yarışmıştı. Fazilet Partisi teşkilatlarında görevli olarak bizzat faaliyet yürüttüğümüz o seçimleri de açık ara kazanmıştı Sayın Sirmen.
1949 doğumlu olduğu göz önüne alınırsa, henüz 40’lı yaşlarda büyük bir başarıya imza atmış olan Sirmen, parti gençlik kollarında çalışmış olması ve bir dönem doğum yeri olan İhsaniye’de belediye meclis üyeliği yaparak belediyecilik tecrübesi kazanması, onun siyasetin tezgahında yetişmesini sağlamıştır. Çekirdekten gelmesi başarısının en büyük nedeni ve sırrıdır.
Bir sağ siyasetçinin, Süleyman Demirel’in adının Yahya Kaptan Mahallesi’nde yaptırılan Belediye Kültür Merkezi’ne verilmesi kendi partililerinden bile yoğun eleştiri alsa da ortaya koyduğu davranış sonraki dönem siyasetçilere örneklik edecek türdendi. Rahmetli Demirel ile dostluğu öne sürülebilir ama bu tarz bir eylemin, siyasetin sert kutuplarda seyrettiği günümüzde ne kadar anlamlı olduğunu değerlendirmelerinize bırakıyorum.
Düşünün; CHP’li bir belediye başkanı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın adını verdiği bir kültür merkezi açıyor. Nelerin yaşanacağını, siyasetin hangi fırtınalı yamaçlarda seyredeceğini hepimiz tahmin edersiniz zannederim. O belediye başkanını önce partisi azleder, sonra da siyaset sahnesinden tümden silinirdi.
Ama özlüyoruz; ‘ben’liğin olmadığı, ideolojilerin bir kenara itildiği, kavganın, dövüşün değil, sevginin ve barışın egemen olduğu bir siyaset mevsimi özlüyoruz. Bunları eskilerin hayatlarında görüyorduk. Bu tatlı iklimi unutalı epey oldu. Dileğimiz, eski siyasilerimiz tekrar okunarak kaybettiğimiz barış iklimine yeniden kavuşmamızdır.
Sayın Sirmen bizim siyaset çizgimizin bir figürü değil elbette. Kendisi ile karşılaşmışlığımız, bir bardak çay içmişliğimiz ya da selamlaştığımız yoktur. Kendisi bizim kıymetli bir büyüğümüzdür. Övgümüz ya da yergimiz şehrimize kazandırdığı değerler içindir. Neticede aktif siyaset görevini tamamlamış ve tarihin konusu olmuştur. Hataları ve sevaplarıyla tarih kendi sayfasına an be an kaydedecektir.
O’nun yapmış olduğu Yuvacık Barajı bu gün koca bir şehrin su ihtiyacını karşılamaktadır. Peygamber Efendimiz (SAV)’in bir hadisinde “hiçbir sadaka yoktur ki su içirmek gibi büyük bir sevabı olsun.” Buyurmaktadır. Zamanın kıt imkanlarıyla, kendi belediyesinin de dışında olan bir bölgede bu devasa barajı yapması takdire şayan bir durumdur.
Baraj hakkında çok çeşitli süpekülasyonlar duyduk. Türkiye bir hukuk devletidir, eğer bir suistimal var ise bu hukukun konusudur. Bu dava ile ilgili merak edenler internetten istedikleri malumata ulaşabilirler. Bizim ilgimiz barajın bu gün gördüğü hizmet ve sağladığı imkanlar ile ilgilidir.
Sayın Sirmen’i iki konuda eleştirmeden geçemeyeceğim. Birincisi;
İzaydaş çöp depolama ve yakma tesisinin yerinin yanlış seçildiği noktasındadır. Dünyanın en büyük ve en muhteşem tesisisini gönlümüz kabartarak anlatacakken, kurulduğu yer itibariyle menfi olarak anmak durumunda kaldık.Çok daha uygun alanlar varken ‘neden bir yerleşim yerinin en hakim noktası seçilmiştir,’ anlayabilmiş değiliz. Bu tesisin o noktaya yapılması, onun gibi deneyimli bir yöneticinin kendi kararı olmadığını ve danışmanları tarafından yanıltıldığını düşünüyoruz.
Bu yanlışın düzeltilmesi artık mevcut Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın’ın omuzlarındadır. Eğer Sayın Büyükakın bunu başarır ve o tesisi oradan kaldırırsa Kocaeli siyaset tarihi onu altın harflerle yazacaktır. Haleflerine bu meseleyi çokça anlatmamıza rağmen kulak asmadılar ve böyle bir millet duasından mahrum olarak koltuklarını terkettiler.
İkincisi;
Siyasi hayatı başarılarla dolu, İlimize üç dönem büyükşehir belediye başkanı olarak, bir dönem milletvekili olarak hizmet etmiş, 2004 yerel seçimlerinde İstanbul büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmiş ve partisini ikinci yapmış bir siyasi dehanın, 2014 yerel seçimlerinde İzmit gibi küçük bir ilçeye belediye başkanı adayı olmasıdır. İstanbul seçimleri sonrası “Rakibim Topbaş değil, Başbakan” dediği sözler hala kulaklarımızdadır.
İzmit nüfus ve coğrafya olarak büyük bir şehirdir ama ‘alt belediye’nin ne anlama geldiğini bilenler, neden ‘küçük’ sıfatını kullandığımı çok iyi anlayacaklardır. O dönem konuştuğumuz her İzmitli Sayın Sirmen’i buraya yakıştıramamıştı. ‘O daha devasa şehirlerin adayı olmalıydı.’ Genel seçmen yorumu böyleydi. Nitekim seçimler sonunda İzmitli’nin hissiyatı galip geldi ve seçimi Nevzat Doğan’a karşı kaybetti.
“Ankara deyince Melih Gökçek, Gaziantep deyince Celal Doğan nasıl akla geliyorsa Kocaeli deyince de Sefa Sirmen öyle akla geliyor mu?” desem alacağım cevapları elbette biliyorum. Herkes şunu çok iyi biliyor ki Sirmen ismi Kocaeli ile özdeşleşmiş değerli bir siyasetçidir. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin Kocaeli deyince ilk söylenecek isim Sefa Sirmen’dir.
Nevzat Doğan kazandığında hiç çekinmeden tebrik etmesi, mevcut belediye başkanımız Tahir Büyükakın’ı arayıp Kocaelispor için yaptıklarına minnet duygularını iletmesi şehrimizin ortak paydası olduğunun göstergelerindendir. Kendisinin geniş bir kesim tarafından sevilip sayılıyor olması belki de ortaya koyduğu bu hoşgörü kültürü içindir.
Yazımızda kendisini rahatsız edecek bir cümle kurduysak helallik isteriz. Misyonumuz gereği kıymetli büyüklerimizi zaman zaman değerlendirdiğimiz köşe yazımızı bu bağlamda karşılamasını arzu ederiz. Kendisi bir siyasetçidir, elbette eleştirilecektir. Zaten aktif görev süresi içerisinde çokça eleştirdik. Hataları tarihe, sevapları şehrimize değer olarak kalmıştır. O; yaptıkları, yapmak isteyip yapamadıkları, hata ve sevaplarıyla kent insanının gönlüne mal olmuş değerli bir büyüğümüzdür.
Kendisine hayırlı, huzurlu ve sağlıklı ömürler diliyorum.
Vesselam…
