Bildiğiniz gibi bu hafta kayıp çocuklarımızla ilgili birbiri ardına gelen üzücü haberlerle sarsıldık. 4-5 yaşındaki yavrularımız acımasız cinayetlerin kurbanı oldu. Daha bu yavrularımızın şokunu atlatamadan yeni kayıp çocuk haberleri gelmeye devam ediyor. Artık gerçek gündemlerle karşı karşıyayız. Bu toplumun içerisinden gözü dönmüş caniler nasıl çıktı? Bize ne oldu da her gün ayrı bir acı haberle sarsılır hale geldik? Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki bunlar hiçbir şey yapmamanın, kötü gidişata dur dememenin sonucudur.
Gelinen noktada sokaklarımız güvenli değildir, caddelerimiz güvenli değildir, semtlerimiz, şehirlerimiz güvenli değildir. Artık insanımız bir yere gidecekken huzur içinde sokağa çıkamamakta, çocuğunu rahatlıkla bakkala gönderememektedir. İnsanların birbirine olan itimat ve güveni bitme noktasına gelmiştir. Küçük çocuklar ekranlarda izledikleri manzaraların kendi başlarına gelebilme ihtimalini düşünmekte ve ciddi bir endişe duymaktadırlar. Anneler yaz Kur’an kursu için çocuklarını mahalle camisine yalnız başına yollayamamakta, çocuğunun kapı önünde oynamasını bile sakıncalı bulmaktadır. Millet bu denli bir güvenlik sorunu yaşadıktan sonra Vali olsan ne yazar, Başkan olsan ne yazar? Milletten yetki alan irade tüm bu olumsuzlukların önüne geçmelidir. En azından kendi yolsuzluklarını saklamak için gösterdiği güvenliği, çocuklarımızı korumak için de göstermelidir.
Nesillere sahip çıkmak en büyük sevincimiz olmalıdır. Seçim kazanarak değil, nesil kazanarak sevinmeliyiz. Bu saatten sonra, “kim başkan olacak, kim başkan yardımcısı olacak?” tarzındaki suni meseleleri bırakarak gerçek gündemimize dönmeliyiz. Nesilleri kurtararak yeni bir gelecek inşa etmeyi bir numaralı gündemimiz haline getirmeliyiz. Hükümetimiz eğitim ve medya politikasını yeniden gözden geçirmeli, toplumun değerlerini dikkate almalıdır. Dizilerdeki yaşam tarzlarının, özendirilmeye çalışılan gayri ahlaki ilişkilerin ve senaryolardaki çarpık aile düzeninin toplumu yönlendirmedeki olumsuz etkisini görmezden gelemeyiz. Dizi senaryoları toplumun tüm fertleri göz önünde bulundurularak tetkik edilmeli ve ona göre oynatılmalıdır. İnsanları suça teşvik eden her türlü sebebin önüne geçilmelidir.
Şunu da belirteyim ki, suç işleme temayülü olan kişileri bu tür adi eylemlerden caydıracak her türlü cezai müeyyidenin destekçisiyiz. Fakat öncelediğimiz durum, karşılaştığımız manzaraya ceza aramak ve ona en ağır cezayı vermek değildir. Önceliğimiz bireyi ağır bir cezayı aldıracak eylemden uzak tutmak ve masum canların yanmasına en başından engel olmaktır. Bu noktada hedefimiz; bataklıktaki sinekleri öldürmek değil, sineklerin üremesine sebep olan bataklığı toptan kurutmak olmalıdır.
SAYIN FİKRİ IŞIK TERÖRİSTLERE DESTEK VERDİĞİNİ SÖYLEDİĞİ PARTİNİN MİLLETVEKİLİ İLE NEDEN EL SIKIŞIYOR?
KİHMED’in geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Mezunlar Buluşmasına şehrin ileri gelen pek çok isminin yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık ve HDP’nin Kocaeli Milletvekili de katıldı. Bildiğiniz gibi Saadet Partisi olarak seçim sürecinde Ak Partililerin “Teröristlere destek vermek, onlarla beraber olmak ve terörü kucaklamak…” gibi iftiralarına maruz kalmıştık. Şimdi bir soru sormak istiyoruz: Hiçbir alakamız olmadığı halde bize “teröristlerle iş birliği yapıyor, perde arkasında el sıkışıyor” iftirasını atan Ak Partililere soruyoruz? Başbakan Yardımcısı Fikri Işık neden teröristlere destek verdiğini söyledikleri HDP milletvekili ile milletin gözü önünde el sıkışıyor? Bu eli sıkan Fikri Bey değil de Saadet Partili bir yetkili olsaydı Ak Parti’nin hangi ithamlarına maruz kalırdı? Takdirlerinize arz ediyoruz.