DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

‘Sevr Antlaşması’ Nedir Ne Değildir?

Son Güncelleme :

31 Temmuz 2020 - 14:26

/ kez okundu.
‘Sevr Antlaşması’ Nedir Ne Değildir?

Aslında, üzerinde yazı yazmaya bile gerek yoktur. Bir değerlendirme yapılacaksa eğer, bu taslağı ‘antlaşma’ diye savunanların ruh hallerini tahlil etmek için yapılabilir.

Gelelim Sevr denilen tasarının ne olduğuna;

‘Tasarı’ diyorum zira, bir metnin antlaşma olabilmesi için devletler hukukunda yetkili delegelerin imzalamasından sonra asil, yani vekili olduğu devletin yasama organı ve devlet başkanı tarafından onaylanması gerekir. Eğer onaylanmazsa devleti bağlamaz ve yürürlüğe girmez.

Hüküm bu kadar nettir. Bunun aksini iddia edecek kadar akıl tutulması geçiren var mı, bilemem…

10 Ağustos 1920 tarihli bu metinle ilgili şu soruları sorarak yazımıza devam edelim;

‘Sevr’ denilen o paçavra metni Osmanlı Padişahı imzalamış mıdır?

Padişahtan önce Meclis-i Mebusan onay vermiş midir?

Tarihi vesikalar gösteriyor ki, her iki makam da imzalamamış ve onay vermemiştir. Öyle ki bu metinde Damat Ferit’in bile imzası yoktur.

Zaten Yunanistan hariç galip devletler de pek ciddiye almamışlardır.

Dolayısıyla Sevr bir antlaşma değildir, bir taslaktır. Olsa olsa batılı devletlerin üzerimizdeki hayallerinin yazıya dökümüdür.

Batılılar sadece Sevr ile değil, günümüzde de bu planlarından vazgeçmemişlerdir. Fırsat kollamakta, zayıf anlarımızı yakalamak için pusuda beklemektedirler. İlk fırsatta bizi tarih sahnesinden silmek için harekete geçeceklerdir.

Her bir Müslüman Türk bireyi buna hazır olmalıdır. ‘Su uyur düşman uyumaz’ diyen atalarımız boşuna söylememişlerdir.

Fakat, okullarda öyle okutuldu ki, sanki Osmanlı Devleti Sevr’i sorgusuz sualsiz kabul etmiş, buna istinaden de ülke işgal edilmeye başlanmış…

Şöyle bir düşünceye kapılıyorsunuz;

Ne kadar hain, bedbaht, eşkiya, vatan düşmanı varsa son dönem Osmanlı Payitahtına yerleşmiş. Devleti ve Türk topraklarını pazarlamak için özellikle oluşturulmuş sinsi bir şebeke var karşımızda.

Ama tarihi gerçekler öyle demiyor; devlet imzalamamışken, Sevr öncesinde iki tane muhtıra bile verilmiş…

Devlet, işgal düşüncesinde olanlara sınırlarını çizerken, Gümülcine’den Nahçıvan’a kadar gösteriyor haritayı.Güney de ise Musul’a, Kerkük’e iniyor. 2 milyon Beşyüz bin metre kare toprak gösteriliyor yani…

Galip devletler bunu ciddiye almış mı, tartışılır. Ama Devlet, dönemin şartlarında elinden ne geliyorsa yapmaya çalışmış.

Sultan Vahdettin de Sevr’i kesinkes onaylamadığını beyan ediyor…

Mustafa Kemal Atatürk dahi Nutuk adlı eserinde Sevr’den antlaşma değil, ‘sulh projesi’ olarak söz ediyor.

Sevr kentine giderek bu taslağa imza atanları tarih zaten not etmiştir. Onları layık olduğu yere çoktan gönderdi bile. Bu kişilerin kimler olduğunu araştırdığımızda büyük fotoğraf daha net ortaya çıkıyor.

Asıl meselemiz, bir kesimin iki de bir Sevr’i diline dolayıp güya diğer bir kesimi tahkir ve tazyif etmeye çalışmasıdır…

Buradan bir ekmek çıkmayacağını bildikleri halde ısrarla bu yola başvuruyorlar.

Biz de tarihin gerçekleriyle cevap veriyoruz. Başka derdimiz de yok. Sevr’e ‘antlaşma’ demek kendimize hakarettir herşeyden önce. İmza atmadığımız, sonrasında süngü ile çöpe attığımız bir paçavrayı antlaşma diye anmak olsa olsa Yunan’ı memnun eder. Yunan’ı sevindirir. Onların silah zoruyla kabul ettiremediklerini gönüllü kabul etmiş olmaz mıyız sizce?

Türk Milleti tarihin hiç bir döneminde kendisine yakışmayacak fiil ve hareket içerisinde bulunmamıştır. Devletinin en zayıf anında bile ölümü tercih etmiş fakat şerefinden, haysiyetinden asla taviz vermemiştir.

Aslında biz olmayan Sevr’i değil, Sevr’e giden süreci konuşmalıyız.

Osmanlı bu duruma nasıl düştü / düşürüldü?

Abdülhamid Han tahttan neden indirildi?

Birinci Cihan Harbi’ne hangi saiklerle girdik?

Ve son soru;

Neden iki de bir Sevr hatırlatması yapılıyor?

Bu, bizim birbirimize karşı kullandığımız bir ‘alt etme’ mekanizması mı, yoksa batılı devletlerin soğuk bir hatırlatması mı?

Biraz etraflıca düşünmemiz gerekmiyor mu?

Vesselam…

 

 

 

 

 

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.