diyarbakır escort kurtköy escort bayan eskişehir bayan escort
hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

Türkçe İbadet Olur mu?

Son Güncelleme :

01 Ocak 2021 - 17:25

/ kez okundu.
Türkçe İbadet Olur mu?

Şüphesiz ki ibadet, insan hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. İnanan her insan için istisnasız böyledir. Özellikle dinimiz İslam’ın namaz ibadeti, günde beş defa zaruri, daha fazlası isteğe bağlı olmak üzere sıkça tekrarlanması ve dinimizin direği olarak görülmesi bakımından oldukça önemlidir.

İbadette dil problemini ileri sürenler, önemi açısından bu konuyu genellikle namaz üzerinden tartışmışlardır. Tarihsel arka planı incelendiğinde konu Hz. Ömer zamanına dayanmaktadır. Türklerde ise durum, İslamiyeti kabul ettikleri 945’li yıllardan beri sürüp gitmektedir.

Velev ki dil problemi sadece Türkler için değil, diğer tüm milletler için aynıdır, fakat biz konumuz itibariyle Türklerin ibadette dil meselesini ele alacağız.

Türkler daha önce Manihaizm, Budizm, Şamanizm gibi dinlere inanmışlar, tebalarının bu dinleri öğrenmesinde ve yaşamalarında gayretli olmuşlardır. İslamiyeti seçtikten sonra ise İslam ile şereflenip dünya tarihine altın bir çağ yaşatmışlardır.

Bu muhteşem medeniyeti inşa ederken ibadette dil her zaman bir tartışma konusu olmuştur. Bu da tabi bir durum olsa gerektir. Bireyler pek tabiki ibadetlerini anlayacakları dilden yapmayı arzu edeceklerdir.

Fakat Türkler, genel görüşe göre ibadetin orijinal dili olan Arapça ile eğitime ağırlık vermişlerdir. Bu maksatla, Samani Devleti’nden yardım talep etmişler; bu talep üzerine, bölgede görev yapan Tefsir, Hadis ve Fıkıh âlimlerinden bazıları Doğu Türkistan’a gelerek eğitim faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
İmam Azam Ebu Hanife Hazretleri’nin ibadette dil meselesi ile ilgili fetvaları ve söylemleri kadim kaynaklarımızda kayıtlıdır. Arzu edenler -her zaman söylediğimiz gibi- basit bir internet araştırmasıyla istedikleri malumata ulaşabilirler. Zaten ibadette dil meselesi gibi teknik bir konuyu bir köşe yazısına sığdırmamız mümkün değildir. Konu teknik olmasının yanında inancı ilgilendiren bir mevzudur. Bu konuda ilahiyatçılar bile bir konsensüs sağlayamamışlardır.

Her Müslüman, Kuran’daki ayetlerin anlamlarını okumalı, bu ayetler üzerinde düşünmeli, ne mana ifade ettiğini bilmelidir. Kuran’ı anlamaya yönelik her türlü fikri gayret aynı zamanda bir ibadettir. Fakat burada bir saptamayı net bir şekilde yapmak durumundayız; hiçbir zaman ‘Kuran’ı daha iyi anlama’ iddiası, ibadetlerin keyfiyetini değiştirmek için gerekçe olamaz. Zaten namaz, okunan ayetleri spekülasyona tabi tutmak değil, Allah’ın huzurunda bulunduğumuzu yürekten tezellül etme sürecidir.

İbadet dilinin Arapça olması, toplu namazlarda Arapça olarak okunması konusunda görüş birliği vardır. Hemen herkes bu konuda hemfikirdir. Zira bir dilin anlattığı ‘samimi’ ve ‘ihlasi’ durumu başka bir dile tercüme ettiğinizde o duyumsamayı kaybedersiniz. Bir şiir bile aynı duygu yoğunluğuyla başka dile çevrilemiyorken, çevrildiğinde yolunmuş kuşa dönüyorken, Kuran ayetlerini tam olarak çevirmeyi iddia etmek izahtan varestedir.

Her Müslüman, eğer ibadet ediyorsa/ettiğini iddia ediyorsa en azından okuduğu kısa surelerin ne anlama geldiğini bilmelidir. Bu kadarcık bir bilgiye sahip değilsek eğer, ibadet arzumuzu ve nasıl ibadet ettiğimizi gözden geçirmemiz gerekir.

Kişinin ibadeti hangi dilde yapması gerektiği ile ilgili bir sınırlama yoktur. Bunu Ebu Hanife’nin beyanlarından anlıyoruz. Kişi tek başına kaldığında istediği gibi maruzatını Yüce Allah’a bildirebilir. Zaten namaz dışındaki tüm dualarımızı Türkçe yapmıyor muyuz? Cemaat halindeki durumu ise yukarda belirttik.

Bunun dışında kalan mevzu tamamen siyasidir. Zaten siyasetin olaya bulaşması, meselenin teknik ve inanç boyutundan tartışılmasının da önünü tıkamaktadır. Çözüm yerine ideolojileri sivriltmekte, kamplaşmayı ve kutuplaşmayı körüklemektedir.

Siyasetin olaya neden bu kadar müdahil olduğunun altında yatan neden ise şudur;

Ne zaman ki beyaz efendiler ‘buyurgan’ taraflarını kudretli kıldılar, o zaman ibadet dili birinci gündem maddesi olmuştur. Tanzimat döneminde gündeme gelmesinin ana nedeni budur. Çok uzağa gitmeye gerek yok, yakın dönem 28 Şubat sürecinde “ibadet Türçe yapılacak” baskısının nedeni de yine bu meşum anlayıştır. O günleri bir hatırlayın, ne çok ibadet heveslisi ortaya çıkmış ve “ben ibadetimi Türkçe yapmak istiyorum.” Diyerek ortalığı velveleye vermişti. Sanki Türkçe ibadet yapsalar ‘yapma’ diyen varmış gibi…
Unutmayın; o buyurgan güç beyaz efendilerin ellerine geçme emaresi gösterdiğinde cahil (!) halka ibadet etme ritüeli öğretmeleri kaçınılmaz olacaktır.

Eğer süreç arzuladıkları gibi giderse bu mesele daha fazla kaşınacak, bunu “Ezan Türkçe okunmalı” hezeyanları takip edecektir. Burada amacın ibadet olmadığı açıktır. Yoksa ‘Allah-ü Ekber’ nidasının ‘Allah birdir’, ‘Allah en büyüktür’ anlamına geldiğini bilmeyen bir tane cahil (!) bulunabilir mi? Ya da ezan Türkçe okunsa zannedersiniz ki camileri dolduracaklar…

Yazımızın sonunda şu meşhur cümleyi terennüm etmeden edemiyorum;

“Amaç Türkçe ibadet etmek değil, sen hala anlamadın mı?”

Vesselam…

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.