DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

Zaferler Silsilemizin Tescil Mührü Büyük Taarruz

Son Güncelleme :

30 Ağustos 2019 - 14:17

/ kez okundu.
Zaferler Silsilemizin Tescil Mührü Büyük Taarruz

Günümüzde hemen her bünyeyi kanser virüsü gibi yakalayan ‘ideoloji’ hastalığı,  tüm alanlarda olduğu gibi tarih konusunda da zihinlerimizi tahrip etmekte, bakış rotamızı kendi istediği istikamette  çizmektedir. Neticede,  tarih hiç haketmediği şekilde, istek ve arzulara göre yazılıp yorumlanan  defolu bir metin olarak elimizde kalmaktadır.

“Malazgirt senin, Büyük Taarruz benim zaferim”, “Abdulhamit istibdatçı, Mustafa Kemal tek kahraman” gibi ifrat ve tefrit sırılarını bile aşan bu sakat bakış açısının bizlere ayrışmadan başka hiçbir şey  kazandırmadığı zaman ve süreç içerisinde tecrübe edilmiştir.

O zaman gelin ortak tarihimizi ortak değerlerimizle, ortak coşkunluğumuzla, aynı inanç ve samimiyette sahiplenerek okuyalım.

Ağustos, biz Türkler için bir zaferler ayıdır. Bu gerçeği tarih Hocamız İlber ORTAYLI; “Ağustos Türkler için bayram ayıdır.” veciz sözüyle çok güzel ifade etmiştir. Zira Ağustos’ta sırasıyla, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, Belgrad’ın fethi, Mohaç, Kıbrıs’ın Fethi, Sakarya ve tüm bu zaferlerin adeta tescil mührü gibi Büyük Taaruz meydana gelmiştir.

Her biri birbirinden önemli, sadece askeri başarı olarak değil, doğurduğu siyasi sonuçlarla da yüzyılın savaşı olarak niteleyebileceğimiz bu zaferlerin hepsi şanlı ecdadımzın eseridir. Dedelerimizin mümtaz kahramanlığıdır. Biri diğerinin yerine ikame değil, her biri ayrı bir kahramanlık destanıdır. Her bir zaferimiz için ciltler dolusu kitap yazılsa yine de bitirilemeyecek coşkunluktadır.

Yazımızın konusu;

Zaferler silsilesinin sonuncusu olan 30 Ağustos’ta kazandığımız asrın son büyük zaferidir. ‘Büyük Taarruz’ ismiyle nam bu savaşta, yokedilmeye çalışılan kökü mazinin derinliklerinde bir milletin varlık yokluk mücadelesi verdiği direnişlerin şüphesiz en zor olanıdır. Birinci Dünya Savaşı’dan yenik çıkmış, öncesinde Balkan bozgunu yaşamış, başkenti işgal edilmiş, kendisine Sevr gibi bir ucube dayatılan Anadolu evlatlarının boyun eğmeyi asla kabul etmeyeceği şanlı bir direniştir.

Öyle ki; 

Bu zaferin aksi sadece Anadolu ile sınırlı kalmamış, İstanbul ahalisi ve dahi tüm İslam dünyasında müthiş bir heyecan uyandırmıştır. Epey bir şaşıracaksınız ama, Büyük Taarruz’un ardından İzmir’in de kurtarılması sonrası İstanbul hükmeti 11 Eylül 1922 akşamında Mustafa Kemal’e tebrik telgrafı çekmiş,  gösterdiği üstün fedakarlık ve kahramanlıktan ötürü kendisini kutlamıştır. Bunlar tarihi vesikalarda mevcuttur. Topyekün bir milletin elde ettiği zaferi ayrıştırarark, kimini yok sayarak ne elde edebiliriz? İşte bu ideoloji hastalığımızın tipik bir tezahürüdür. Yakın tarihimizi yazanlar  nedense buna hiç dönüp bakmak istemezler.  Neticede Türk Milleti, sömürülen tüm halklara örnek teşgil edecek bir direniş örneği göstermiştir; asıl gerçek budur.

Bu zafer;

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” haykırışı ile ifadesini bulan bir ölüm kalım mücadelesidir. Bu zaferle empeyalizm bizim savaş meydanlarında asla yenilemeyeceğimizi kabul etmiştir. Tek kelimeyle söylersek, gücümüzü bir sıcak Ağustos günü zorla düşmana tescil ettirdiğimiz destanımızdır.

30 Ağustos;

Gönlü dualı Anadolu evlatlarının, Büyük Taarruz’un başlamasından bir gün sonra Başbakan Rauf ORBAY imzasıyla yayımlanan; “Büyük Taarruz başlamıştır. Halkımızdan camilere, mabedlere giderek ordumuz için dua etmeleri istirham olunur.” çağrısına kulak vererek manevi gücün tüm silah ve techizattan üstün olduğunu gösteren nadide bir  zaferidir.

30 Ağustos bizim için bir tatil değildir. Varlık yokluk mücadelemizin tescil mührüdür. Bu zaferin altında yatan manevi iklimi iyi solumalı, gelecek kuşaklara bu zafer iyi anlatılmalıdır. Herhalde atalarımz 30 Ağustos’u, ‘torunları bir gün tatil ile ansınlar’ diye savaşmamıştır. Onların binbir yoklukla uçurumun kenarından aldığı güzel vatanımızı çok çalışarak, üreterek muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak en büyük ilkemiz olmalıdır.

Vesselam…

 

 

 

 

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.