Bu manzarayı bir daha göremezsiniz, yaşamınız boyunca böylesi bir duruma bir daha şahitlik edemezsiniz. Ülkeler birbirleriyle ilişkiyi kesiyor, sınırlar kapatılıyor, küresellik çöküyor, dünya acayip bir buhranın eşiğinde.
Belki tarih boyu bir daha yaşanmayacak korkunç olaylara tanıklık ediyoruz.
Türkiye’de camiler kapalı, Cuma namazı kılınamadı, kandiller kutlanamıyor. Yarın teravihin ne olacağı belli değil, belki kurban kesilemeyecek. Herkes birbirinden kaçıyor, fertlerin biri diğerine göre şüpheli…
Anı sanı belli olmayan, ismi cismi muamma bir virüs tüm dünyaya diz çöktürdü. İnsanlığı olduğundan başka yaşamaya mecbur etti. ‘Bilim bilim’ diye tutturanlar, Hümanizm’in kibirli çocukları, herkes kaybetti. Aydın geçinenlerin tabiata hakim olma arzusu, koronavirüsün ayakları altına güz yaprağı gibi uçtu. Ve orada çürüyüp gidecek…
Maskeler düştü, bilimi Tanrı ilan edenler, Tanrı’dan yardım dilenir oldular. Bunun yanında kehanetler, komplo teorileri, sihir-büyü, ezoterik çözüm arayanlar, şeyh kerameti umanlar da yerle bir oldular…
Komplo teorisyeni değilim, hatta bu metodu hiç sevmem. Ama okuduklarım, izlediklerim, tecrübelerim bana birşeyler fısıldıyor.
Dünyaya hakim olan Beyaz Adam son kertede emsalsiz bir iktidar kurdu. Bunun adı ‘Koronavirüs’ iktidarı… İnsanlığı önce ticaret metaı haline getirdi. Kafaları, beyinleri, gönülleri işgal etti. Şimdi de gizlediği şeytani yüzüyle kitleleri hasta ediyor. Bu devam ettirilirse herkes hasta olacak. Sonrasında görün bakalım, piyasada hangi küresel ilaç şirketleri cirit atacak…
Ve bunun bir biyolojik savaş olmadığını kim iddia edebilir…
Süreci bilerek uzatacaklar. Çünkü Beyaz Adam daha fazla kazanmak zorunda. Borsalar alt üst olsun. Ülkeler kendi kaynaklarını tüketsin, öz kaynakları tükenen her bir ülke, onlara el avuç açar duruma gelsin, sonrasında bakacaklar duruma…
Yeni bir dünya düzeni inşa ediyorlar. ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diyenlerin sizde nasıl bir karşılığı oluyor? Küresel ticaret savaşlarının hangi rotada seyrettiğini görmüyor musunuz?
Korkularımızı besliyor, kaygılarımızı büyütüyorlar. Bu dağınık ruh halimizden faydalanıp neleri gizlediklerini, nerelerde neler planladıklarını oluşturdukları puslu hava dağılınca göreceğiz, ama çok geç olacak.
Beyaz Adam hiçbir zaman rastgele olta atmaz. Balık olmayan gölde eğleşmez. Bir koyup yüz alamayacağı hiçbir oyunu oynamaz…
Durum böyle ama biz ne yapabiliriz peki? Beyaz Adam’a kolayca teslim mi olacağız?
Bunu bir salgın hastalık olarak görmeliyiz, evet… Başka çaremiz de yok, ne derlerse ona göre tedbir almak en iyisi. Akıntıya kürek çekecek gücümüz var mı?
Peygamberimiz (SAV) salgın hastalık zamanlarında nasıl davranmamız gerektiğini bizlere öğütlemiştir. O’nun çağlar üstü buyruğu şöyledir;
“Şayet bir yerde veba (bulaşıcı hastalık) olduğunu işitirseniz oraya gitmeyin. Sizin bulunduğunuz bir yerde meydana gelmiş ise oradan da ayrılıp çıkmayın.”
Her musibetin bıraktığı bir nasihat vardır, hatta ‘bir musibet bin nasihattan iyidir’ der Atalar… Bu zamanlar hayatımızı sıkı bir disipline sokma zamanıdır, temizlik alışkanlığımızı pekiştirmek için en uygun fırsat işte. Beyaz Adam dünyaya el yıkamayı öğreti sonunda…
Bize dayatılan herşeyi ‘gündem’ diye kabul etmemeliyiz. Bizim de kendimize ait bir gündemimiz olmalı. Daha fazla okumak, daha fazla fikir üretmek için bundan daha uygun zaman olur mu?
Daha neler yapabiliriz?
Kalabalık ortamlara girmekten kaçının, bir kalabalığın parçası olmaktan imtina edin. Endişelenmeyin, sakin olun. İnsanlık sadece bu gün bir salgın yaşamıyor, geçmişte de oldu. Virüsü gündeminizden çıkarın, sayılara takılmayın, o süreci yönetmek devlet yetkililerinin işidir. Sürekli TV takip ederseniz, o kaygılar sizi etkiler ve durduk yerde başınıza iş alırsınız.
‘Korona korona’ diye tutturacağınıza elinize alacağınız bir tesbih en iyi dostunuz olabilir. “Beni kimsecikler okşamaz madem/ Öp beni alnımdan sen öp seccadem.” diyen şair bu enfes dizesini bugünler için yazmış olamaz mı? ‘Allah’ deyin biraz. Sürecin sonunda paranoyak bir toplum olup çıkmaktan korkuyorum. Her taraf bilgi kirliliği ile dolu. Uyanık olun biraz…
Koronavirüs Beyaz Adamın size giriştiği bir linç girişimidir. O müteaddit zamanlar bunu deniyor, bu sefer iyi yerden yakaladı. Paçayı kolay ele vermeyin, dirayetli olursanız kazanırsınız. Lakin ilkel kavimler gibi yağmaya özenirseniz, Beyaz Adam tahtını daha da sağlamlaştırır…
Bu süreçte birbirimizin aklına muhtacız. Moral motivasyonumuzu sağlamlaştırmak için kollektif bir yaklaşım sergilemek durumundayız. Unutmayalım, aynı dünyada yaşıyoruz, zengin fakir, işçi memur aynı havayı teneffüs ediyoruz; birey ruhundan kitle ruhuna geçmemiz ve oluşturulan puslu havaya topyekün tepki vermemiz bu savaşı kazanmamızı sağlayacak.
Vesselam…
.
