Kadıköy, Beşiktaş ya da Çankaya…
Hadi buna birkaç tane de Büyükşehir ekleyelim, en bilineni İzmir, Eskişehir, Antalya…
Bunları neden zikrettim, bu şehirlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin bariz bir üstünlüğü var. Aday, proje, iş, hizmet vs. kimsenin umurunda değil, sadece yaşam tarzı ve ideolojik saplantıların ön planda olduğu kentler bunlar. Ve her geçen gün bu üstünlük pekişiyor.
Peki neden böyle?
Bu şehirler son 70 yılın ürünü, ilginçtir ki 70 yıldır iktidarda sağ partiler var. Ne zaman vizyonel bir şehir kurulsa orada elit tabaka boy veriyor. Zira merkez semtlerde oturmak bedel istiyor, normal insanların buralarda yaşama şansı yok. İnsanlar aidat ve güvenlik masraflarını bile karşılayamazlar.
Ak Parti Hükümeti kentsel dönüşüme her tabi tuttuğu yeri beyaz efendilere bırakıyor. Mütedeyyin kitle oralardan adeta sürülürken yerlerine kentli elitler yerleşiyor. Kenar mahallelere itilen insanlar Ak Parti ya da merkez muhafazakar siyasilerin umudu konumuna düşüyor.
Oy demografisi CHP lehine bozulan kentlere gelenler belli bir gelir düzeyine ve yaşam felsefesine sahip, bunu görmemek için kör olmak lazım. CHP’nin inşa ettiği ama ‘sağ’ın üstün olduğu bir şehir var mı?
Mesela İstanbul Ataşehir; 2009 yılında kuruldu. Bugün CHP’nin kalesi, tıpkı Kadıköy ve Beşiktaş gibi…
Ve her geçen gün bu kervana yeni kentler ekleniyor, garibanlar sürülüyor, merkeze elitler yerleşiyor. Bu da bir sağ parti eliyle yapılıyor. Çok ilginç…
İstanbul’da ya da diğer şehirlerde yapılan her kentsel dönüşüm sonrası seçmen sosyolojisinin CHP lehine çoğaldığı, merkez sağın kendi kafasına sıktığı gerçeği bir garip paradoks olarak önümüzde duruyor.
Neden böyle oluyor?
Merkez sağda elitleri memnun etme hastalığı var. Bu durum ikamet ettiğimiz şehir, Kocaeli’nde de böyle. Özellikle merkez ilçe İzmit bunun en somut örneği. Yuvam Akarca gibi, Yahya Kaptan gibi kentlere bir de Kavanium eklendi, hem de Ak Parti iktidarında ve tüm belediyelerin bu partinin olduğu bir çağda…
Hastalık dedik ya, elit tabakayı memnun etme hastalığı… Bu, sağ siyasi harekette kanserdir artık. Tedavisi de yok, bünyeyi tahrip edip bitirecek. Sözgelimi; Ak Parti’nin İzmit adayı Yuvam’a yürüyen merdiven vaat etmişti. Alikahya Körüktepe halkı binmeye otobüs bulamazken kentli efendiler yürüyen merdivenle onore edilmek istenmişti.
Benim mahallemin halkı her gün 3 km yolu yağmur çamur yaya yürüyor. Çocuklar okula hangi şartlarda gidiyor, köpekler parçalayacak, soran, ilgilenen yok. Tüm bunlara karşın Yuvam’a yürüyen merdiven, çok iyi bir düşünce…
Hele hele, millet ekmek derdindeyken yüzer ‘flamingo restaurant’ kim için vaat edilmişti, doğrusu anlayamadık.
Bir siyasi yapı, kendi kökünü, kendi sosyal varoluş sürecini kaybederse yok olur. Zannediyorum Ak Parti bunu yaşıyor.
Şimdiden söyleyelim;
‘Türk Sağ’ının İzmit’te seçim alma şansı yok. Bundan sonra da çok zor. Kurulan devasa kentler ve ortaya çıkan seçmen sosyolojisi bize bunu söylüyor. Zira bu sonu Ak Parti kendi elleriyle hazırladı, sonucuna da katlanacak.
Vesselam.
