
Vicdanların rafa kalktığı, ahlaksızlığın tavan yaptığı, insana dair ne varsa öldüğü dünya tarihinin en kirli zamanı bu. Elde ettikleri güç ve teknolojiyi sırf başka bir inanca mensup oldukları için potansiyel suçlu ilan ederek bebek, çocuk, kadın gözetmeksizin topyekün soykırıma tabi tutulduğu bir utanç çağı…
Gazze; insanlığın öldüğü yer, Gazze; maskelerin düştüğü, adalet, demokrasi ve insan hakları satan sahtekarların çirkin yüzlerinin pazara çıktığı mazlum topraklar…
Gazze öksüz, Gazze yetim, Gazze sahipsiz…
Gazze ve Filistin, tarihin en büyük imparatorluğunun ardında bıraktığı son kanlı gözyaşı…
100 yıldır hemen her gün her dakika yerlerinden yurtlarından edilenler, evlerine tarlalarına el konulanlar, ırzlarına namuslarına saldırılanlar, o toprakların gerçek sahipleri olmalarına rağmen sürekli tedric edilen Filistinliler, üç bin yıllık teolojik uydurma bir metni kutsayan bir ırkın ideolojileştirdiği sakat anlayışla topyekün imha ediliyor.
Din adına yapılıyor bu; yanlış duymadınız, din adına…
Gazzeli Ahmetler, Mahmutlar, beşikteki yavrular, masum kadınlar binlerce yıllık uyduruk bir saçmalığın kurbanı olmuş durumda.
Yahudi’ye göre kendi ırkı dışındaki tüm insanlık hayvan, öldürülmesi gereken birer meta, aşağılık birer mahluk, köle…
Nil’den Fırat’a kadar onların, sonrasında tüm dünya…
Ve bu anlayış maalesef ki insanlığın vicdanını esir almış durumda. Ölen Gazze’li çocuklar ama aslında katledilen topyekün insanlık…
Aliya ne demişti; “Bizi toprağa gömdüler, fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.”
Gazze’de ölüm yaşamak için bir bedel, dirilmek için bir göçüş, var olmak için yeniden bir doğuşun adı… Ölümü öldüremeyenler zaten Filistin’de yaşayamazlar…
Zulüm ile abad olunmaz, hiçbir zulüm ilelebet sürmez.
Yarın olduğunda, beklenen gün geldiğinde, güneş mazlumların üzerine rahmetle doğduğunda; tıpkı tarihte olduğu gibi yeniden sığınacak bir vicdan arayacak Yahudinin o limanı kirlettiği yerdir Gazze.
Bilin ki ey Yahudiler! Biz asla sizin gibi zalim olmayacağız.
Size sadece şu tarihleri hatırlatıyoruz, unutmayın; yarın tutmak için uzanacağınız eli bu gün kirletmeyin. Zira o pak eller bir gün size tekrar lazım olacak. Osmanlı Sultanları 1470 Fatih, 1492 ve 1497’de II. Beyazıd sizlere kucak açmıştı ya, yoksa bu gün adınız, esameniz bile okunmayacaktı.
Varsın sizin çocuklarınız çikolatayla beslensin, oyunlar oynasın sokaklarda, varsın her gece anneleri yorganları çeksin üzerlerine, üşümesinler, ninnilerle büyüsün Telaviv’in bebekleri. Gazzeliler’in başlarına yağan bombalar gün gelecek, boynunuza birer utanç vesikası olarak asılacak ve o çocukların yüzlerine bakmaktan utanacaksınız ey Yahudi milleti…
İslam dünyasıymış, var mı öyle bir dünya?
Ümmetmiş, var mı böyle bir kavram?
Arapmış, hani nerede ırk kardeşleri?
Ya insanlık, o zaten Gazze’de öldü…
Selam olsun Filistin’in şanlı kahramanlarına, selam olsun zulme karşı yumruğuyla direnenlere…
Dün yanan Bağdat’tı, sonrasında Şam, şimdi de Gazze yanıyor… Sahi Fırat neresi haritaya hiç baktınız mı?
Hemen güney sınırımızda terör yapıları neden devletleştiriliyor dersiniz?
Susmayın ey Türk Milleti, insanlık adına susmayın; zulüm kapıya dayanmış, haberiniz olsun…
Vesselam…
Biz Türkiye olarak neden sesimizi çıkarıyoruz hala anlamış değilim bizde korkumu var yoksa aradaki buzları erirdiye korkuyoruz