diyarbakır escort kurtköy escort bayan eskişehir bayan escort
hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

Türk Siyasetinde Kadın Figürü ve Tansu Çiller

Son Güncelleme :

03 Ocak 2022 - 9:30

/ kez okundu.
Türk Siyasetinde Kadın Figürü ve Tansu Çiller

Aydınlanma çağının zirve yaptığı 18. Yüzyıl ortalarında kendini gösteren eşitlikçi, özgürlükçü fikirlerin gelişmesi ve statükonun sorgulanmaya başlanmasıyla birlikte kadınlar sosyal hayatta aktif bir şekilde yer almaya başladılar.

Bizde kadının sosyal yaşamdaki yeri batı ülkelerinden çok ileride idi. Onlar kadına daha miras hakkı bile tanımamışken bizdeki kadınların nerdeyse yarısına yakını vakıf işleri ile uğraşır, dönemin sosyal hayat motifinin tam içerisinde bulunurdu. Çok gerilere gidip Tomris Sultan’ı zikretmeye zannederim gerek yok.

Türkiye Cumhuriyeti 1934 yılında kadınlara seçme seçilme hakkı verdi. Kadınlarımız seçme ve seçilme hakkını elde ettiler ama ilk oy kullanmaları için 12 yıl, ilk kadın Başbakan çıkarmak için ise 60 yıl beklemeleri gerekecekti.

Kadınların ilk oy kullandığı 1946 senesinde, kaderin bir cilvesi olarak ülkemizin ilk kadın Başbakanı olacak ismi, Milaslı bir babanın, Selanikli bir annenin kızı Tansu Çiller doğuyordu.

Babası 1954 seçimlerinde CHP milletvekili adayı olmuş ama parlamentoya girememişti. O babanın kızının yolu 1990 yılında babasının aksine merkez sağın dönemin en güçlü partisi Doğru Yol ile kesişmişti.

Eğitim hayatında olduğu gibi siyasette de başarı basamaklarını bir bir tırmanan ÇİLLER, önce 1991-1993 yılları arasında Demirel tarafından kurulan koalisyon hükûmetinde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer almıştır. Türk siyasetinin en ağır toplarının dönemin Doğru Yol Partisi’nde olduğu düşünülürse, henüz kimsenin tanımadığı, kim olduğunu bilmediği bir isim olan ÇİLLER’in bu başarısı çok daha iyi anlaşılır. 1991 Ekim seçimlerinde de İstanbul milletvekili olarak meclise girdi.

ÖZAL’ın ani ölümüyle Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman DEMİREL’in yerine ilk turda başarılı olamasa da ikinci turda genel başkanlığı almaya muvaffak oldu. Menderes ile başlayan merkez sağ hareketin ilk kadın lideri olarak adını tarihe yazdırdı.

Merhum Demirel, hükümeti kurma yetkisini kendisine verdiğinde ülkenin devasa sorunları onu bekliyordu. SHP ile bir koalisyon kurmak durumunda kaldı. O yıllar terörün zirve yaptığı talihsiz yıllardı. Bir ateş topu kucağına bırakılan Çiller, önce Madımak katliamı ve hemen ardından Başbağlar katliamıyla yüzleştirildi.

ÇİLLER, tüm olumsuz koşullara rağmen kolları sıvayarak ordumuzun modernleşmesi yoluna gitti. Dış siyasette hiç olmadığı kadar aktif oldu. Yaptığı girişimler neticesinde Amerika PKK’yı terör örgütü olarak tanımak zorunda kaldı. Genel Kurmay Başkanı belki de tarihte görülmediği kadar sivil idareye bağlandı. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş’in sözleri o günleri yaşayanların hala hafızalarındadır.

Kardak krizinin çözümündeki siyasal manevrası takdir topladı. Bir Yunan Türk savaşı çıkması an meselesi iken yaptığı keskin ve tavizsiz hareketlerle adaya Türk Bayrağı’nı dikerek sorunu çözdü.

Tüm baskı ve yıldırmalara rağmen siyasi inisiyatifi önceleyerek Refah Partisi ile koalisyon hükümeti kurdu. Dönemin efendileri tarafından istenmeyen adam ilan edilen ERBAKAN ve ona oy vermiş milyonlar ‘aydınlıktan korkan yarasalar’ olarak görülüyordu. ÇİLLER hiçbirine aldırmadı, dik durdu, eğilmedi. “İrtica ile işbirliği yapıyor” suçlamalarının gölgesinde Cumhuriyet tarihinin en kısa ama en başarılı hükümetinin mimarı şüphesiz ki kendisi idi.

1993’te hükümeti kurma görevini kendisine veren DEMİREL, çok güvendiği, kızı olarak gördüğü ÇİLLER’in belki de elinden uçmuş olduğunu düşünmüş olacak ki dönüşümlü başbakanlık sırası ÇİLLER’de iken görevi Mesut YILMAZ’a verdi.

Baskıya, yıldırmaya dayanmak elbette her yiğidin karı değildi. Dönemin Doğru Yol milletvekillerinin bir bölümü askerin vesayetine boyun eğerek partiden ayrıldılar. CİNDORUK yönetiminde yama bir parti kuruldu. Her dönem vesayet odaklarının aynı taktiği uyguladığı yama parti görevini üstlenen CİNDORUK ve ekibi, 28 Şubat sürecinde görevini çok iyi yaptı ama yeni dönemle birlikte tarihin çöplüğündeki yerini de almakta gecikmedi.

ÇİLLER gözü pek olmasının bedelini 2002 seçimlerinde barajı aşamayarak ödedi. Partisi kıl payı %9,9 oyla barajın altında kaldı. İlklerin kadını ÇİLLER, o güne kadar pek alışık olmadığımız üzere radikal bir karar alarak Aralık 2002 tarihinde aktif siyasetten çekildi.

ÇİLLER siyaset sahnesinden çekildi ama bir kadın olarak onun bıraktığı boşluk doldurulamadı. Tıpkı 28 Şubat sürecinde Doğru Yol’a yapıldığı gibi Milliyetçi Hareket Partisi’ne yapılan operasyonla koparılan siyasetçiler bir kadın liderliğinde yollarına devam ediyor olsalar da, bu hareketin neden ve nasıl oluşturulduğu, yapılmak istenenlerin menzilini az çok bilenler için sürpriz olmasa gerektir.

Siyaset sonrasında Sayın ÇİLLER, değişen konjöktürde ülkemizin yüzleştiği gerek terör ve gerekse Libya ile Mavi Vatan gibi konularda milli duruş sergiledi. Vatan müdafaasının her şeyin üzerinde olduğunu defalarca tekrar etti. Bu duruşuyla da büyük takdir topladı. Türk Milleti’nde neden bu denli güçlü karşılığı olduğunu bu mümtaz tutumuyla perçinlemiş oldu.

Merkez Sağ hareketin etki alanına giren, orada bir boşluk olduğunu düşünerek partileşen isimlerin cılız kalması, bunların toplumda bir karşılıklarının olmaması ilginçtir. Tansu ÇİLLER bir daha aktif siyasete döner mi bilinmez ama O’nun bıraktığı boşluk bıraktığı yerde duruyor. Bunu net olarak gözlemliyoruz. Bu durum belki de kadın siyasetçi yetiştirme konusunda ülkemizin beceri ya da beceriksizliğine de işaret ediyor.

Vesselam…

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.