Tarih eğitimimiz nasıl bir şey, anlamak güç. Bir zamanlar Abdülhamid Kızıl Sultan’dı, yıllar yılı ders kitaplarında memleketi istibdatla yönettiği öğretildi. Sonradan anladık ki öyle değilmiş…
Vahdettin haindi, vatanı bir pula satmıştı. Gelinen noktada hain olmadığına fakat kafasının fazla basmadığına hükmettik. Zaman ilerledikçe eminim Vahdettin ile ilgili sis perdesi de aralanacak ve tarihte hakettiği gerçek yeri bulacak…
Bir Kut bayramımız vardı, bırakın kutlamayı, İngilizler istedi diye ders kitaplarımızdan bile silip attık, bu günkü neslin ne zihninde, ne de gönlünde yeri var. Tarihte İngilizlere yenilgi tattıran tek millet kendi atalarıymış, umurlarında bile değil.
Bu gün ise 15 Mayıs… Yunanlıların İzmir’i işgale başladığı günün 100. yıldönümü… Dolayısıyla ilk kuşun efsanesinin ortalıkta rüzgar gibi dolaştığı zamanlar…
Gelin gerçekten neymiş; “ilk kurşun efsanesi”ne bir de biz bakalım…
İlk olarak 1960’lı yıllarda Ahmed Emin Yalman, gazeteci arkadaşı Hasan Tahsin’in attığını yazdı. O yazar yazmaz bir anda Hasan Tahsin halk kahramanı oldu; adı meydanlara, caddelere, mekteplere verildi. 1974’te İlk Kurşun Anıtı dikildi. Bu tarihten itibaren İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Gazetecilik Ödülleri veriyor. Hasan Tahsin kimdir, nasıl biridir, ne yapmıştır, ona girmiyorum, isteyen bir tuşla google amcasına sorup öğrenebilir.
Sadece şu kadarını söyliyeyim ama şaşırmayın; Bize Milli Kahraman (!) olarak yutturulan Hasan Tahsin, “Hukuk-ı Beşer” gazetesinde (6 Mart 1919), yani malum hadiseden yaklaşık iki buçuk ay önce şöyle yazarak Damat Ferid Paşa’yı “seçkin bir sima, yüksek bir şahsiyet” olarak övmüş biridir. Ve Atatürk bu şahıs hakkında tek kelime bile etmemiştir, çok garip…
Gelelim hadisenin gerçek yüzüne…
Mıntıka Müfettişi Yüzbaşı Ziya Bey’in hâdiseler hakkındaki raporunda ilk kurşunu kimin attığı yazmıyor. Bunu bu zatın yazması gerekiyordu ama yazmamış nedense… Vâli İzzet Bey’in raporuna göre ise ilk kurşunu atan bir Yunan askeridir. Hadi diyelim bu Yunanlıların ilk kurşunu; bize, bizimki lazım. Hatta Yunanlılara göre ilk kurşunu İtalyanlar sıktı, olsun; o da İtalyanların ilk kurşunu. Biz, bizimkini arıyoruz netekim…
Âhenk gazetesi başyazarı Şevki Bey, ilk kurşunu Saatçi Aziz Efendi’nin attığına şahit olduğunu yazmıştır. Bu da ihtimaller dahilindedir. Ahmet Emin Yalman’a inanıyorsunuz da buna niye inanmıyorsunuz?
Dahası var; İlk kurşunu atanın o sırada kahvede oturan Germencikli İbrahim veya hapishâneden yeni çıkan Arap Râsim adında bir genç olduğu da söyleniyor.
Bir namzet daha! Bu rivayette ise İzmir’de düşmana ilk kurşunu atan İzmir Merkez Kumandanı Kaymakam (Yarbay) Ârif Bey’dir. Atatürk’e göre de ilk kurşunu sıkan Kel Ali’dir, yani meşhur Ali Çetinkaya…
Hatta bazı tarihçiler, Kur’an okurken Yunan palikaryalarınca süngülenerek şehid edilen ve “Yaşa Venizelos” diye bağırmasını isteyen Yunan askerlerine karşı “Kahrol Venizelos” diye haykıran Albay Süleyman Fethi Bey’i zikrederler ilk kurşunun kahramanı olarak.
Peki ben tarihçi Hocalarıma soruyorum, “Allah aşkına söyleyin, ilk kurşunu kim sıktı? Söyleyin ki, bu baş dönmesinden kurtarın beni…”
Yoksa ben şöyle bir yargıya varacağım kendimce haklı olarak;
Hasan Tahsin denen kişi öyle anlaşılıyor ki, 60 darbesinin bizlere yutturduğu yüzlerce yalandan biri…
Daha niceleri yutturuldu kimbilir; hep söylerim, ‘tarihi hakikatlerin, üzerinden ağır kışlar geçse bile Bahar çiçekleri gibi gün yüzüne çıkma’ huyları vardır. İşin kötüsü, bu yalanların nesillere ders kitaplarında gerçekmiş gibi öğretilmiş olması. Ne kadar acı…
Baharlar özgürleştikçe daha neler göreceğiz, kimbilir…